Nükleer Felaketten Kaçış
Bir nükleer araştırma tesisi iş çıkış saati akşam üzeri, çalışanlar soyunma odalarına ilerlerken araştırma sorumlusu ve başmühendis wynoll beyaz önlüğü ile hızlı adımlarla koridorda diğer personelin aksi istikametine doğru ilerliyor. Kapı üzerinde “Araştırma Müdür yardımcısı” yazan kapıyı tıklatıp “Gel” sesini duyunca içeri giriyor.
-Oh! Başmühendis Wynoll hoş geldin gel otur. Sana haberlerim var.
-Bu saatte çağırdığına göre çok önemli olmalı.
-Evet, aynen öyle bu öğleden sonra elime geçen yazı savunma bakanlığından gönderilmiş, yazanları aynen uyguluyorum.
-Ne hakkındaymış bu yazanlar?
-Bunu sana açıklamaya yetkim yok ama şu kadarını söyleyeyim elimizde hazır olan her ne kadar roket, füze savaş başlığı varsa bu gece saat 22:00 da gelecek askeri yetkililere teslim edip 24 saat içerisin de en yakın yer altı sığınağına gitmemiz emredildi. Bir dostun olarak 24 saat içerisinde neler olacağını anlamışsındır. Buna göre davranıp aile kurtarabileceğin bir yere götür saklan.
-Bonsimle, benimle açık konuş bizimkiler karşı pakt’a karşı savaş mı? Açacaklar. Hem de nükleer silahlarla yapılacak bir savaş.
-Bak ben sana savaş çıkacak demedim, benden duymadın. Hem biliyorsun o pakt dediğin devletlerin fikirleri ulusumuz için tehdit oluşturuyor.
-Çok saçma, bu şekilde düşünüyorlar diye milyonlarca kişi ölecek
-Söyleyeceklerim bu kadar, dedim ya sana bir şey söyleme yetkim yok gidebilirsiniz emirler bu gece uygulanacak yarın işe gelmemen halin de bunu hoş görebileceğimi söylemek istedim. (fısıdayarak: kaç dostum aileni ve kendini kurtar.)
-İyi akşamlar, Bonsimle sen iyi bir dostsun teşekkür ederim.
Başmühendis wynoll dostu müdür yardımcısı bonsimle’nin elini sıkarak teşekkür ederken masanın üzerinde “Çok gizli” yazılı dosyayı görünce işin ciddiyetini iyice kavramıştı. Hızlı adımlarla soyunma odasına giderek vakit kaybetmemek için elbiseleri koluna alarak iş yerinin otoparkına doğru koştu. Kolunda duran ceketinin cebinden arabasının anahtarını çıkarıp hızla evine doğru sürdü. Tam bir kavşağa gelmişti ki polis aracının arkasından geldiğini çok geç fark etmişti. Polis aracının anonsu gecikmedi:
-Beyaz araç hemen sağda dur!
Başmühendis Wynoll kendi içinden “İşte şimdi hapı yuttuk” diyordu. Aynadan aracından inen polisin ona elinde ceza makbuzlarıyla yavaşça yaklaştığını gördü. Polis eğilerek içeri baktı:
-70 mil gitmeniz gereken yerde 90 mil hızla gidiyorsunuz, Hmm doktor olmalısınız Bay wynoll bir hastaya mı yetişiyorsunuz?
-Şey aslında yakınlardaki nükleer araştırma tesisinde başmühendisim, neden hız yaptığımı size açıklamak isterdim ama bunu yapmaya yetkim yok, devlet işi eğer ceza keserseniz de size karşı en ufak bir kin duymam siz görevinizi yapıyorsunuz.
-Yani siz hızı önemli bir görev için yaptığınızı söylüyorsunuz.
-Evet, ama bunu size açıklayamam
-Madem öyle siz de devlet görevlisi sayılırsınız ve kıyafetinizden anladığım kadarıyla hala görevlisiniz.
-Aynen, öyle de denebilir. Bundan daha iyi açıklanamazdı.
-O halde yapacak tek şey kalıyor.
Başmühendis Wynoll ceza yazacağını düşündüğü bir anda memur ceza makbuzunu katladı ve sakin bir ses tonuyla:
-Bana gideceğiniz adresi söylerseniz sizi bir an önce oraya götürürüm
-Teşekkür ederim! Memur …
-Vroyre
-Teşekkür ederim! Memur vroye ama gerek yok
-Hayır, ısrar ediyorum.
-Peki, öyleyse lion caddesinde bulunan küçük süs havuzlarını biliyor musunuz?
-Evet, biliyorum
– Onun karşısındaki sokağın köşesine acilen gitmem lazım
-Peki, size hiçbir şey sormayacağım, en azından bir devlet çalışanına bir iyilik gibi düşüne bilirsin. Benim aracımı takip edin bay wynoll
-Teşekkürler!
Polis aracını çalıştırıp tepe lambalarınıyakıp ardından sirenler çalarak bahsedilen istikamete doğru hızla sürdü. Başmühendis Wynoll ise aracıyla onu takip etti kısa sürede evine ulaşan Wynoll aracını park ederek polisin yanına gelerek onun elini sıktı teşekkür etti.Arkasını dönerek evine girecekken yavaşça hareket etmekte olan polis aracına el ederek tekrar durdurdu.
-Bak dostum bana karşılıksız bir iyilik yaptın…
-Lafı bile olmaz.
-Evet, ama bunu sana ömür boyu ödeyemem ve buna vicdanım el vermediğinden sana söyleyeceklerimi asla duymadın ve kimseye söylemeyeceksin buna güvenebilir miyim?
-Tabi ki dostum endişe etme
-Ailene var mı?
-Evet, bir eşim ve kızımla yaşıyorum
– Peki, o zaman bak bunlar devlet sırrı bu yüzden sadece bir kez söyleyeceğim ve asla tekrar etmeyeceğim. Dediklerimi harfiyen yaparsan bir şansın olabilir.
-Hey! Hey bir saniye dostum sen neden bahsediyorsun?
-Bana soru soramazsın unuttun mu? Hazırsan söylüyorum.
-Peki, dinliyorum
-Hemen bu akşam izin alıp şehirden uzaklaşıyorsun aslında şehirden değil tüm büyük şehirlerden. Kendine ve ailene kırsal alanda bir sığınak ve yaşam malzemeleri depolamalısın.
-Bu ne anlama geliyor?
-Şimdi git ve dediklerimi yap sadece
Wynoll tüm bunları söyledikten sonra hızla evine koştu polis memuru Vroyre onun arkasından şaşkın gözlerle baktıktan sonra oradan aracıyla uzaklaştı. Eve giren wynoll içeri girdiğinde hazırlanmış yemek masasını ve dışarı çıkmaya hazırlanmakta olan ergen genç kızı poly’i gördü, bir yandan önlüğünü çıkarıp diğer yandan salona doğru yürürken:
-Genç hanım bu akşam dışarı çıkmayı unutmalısın? Kesinlikle yasaklıyorum.
-Ama baba
-Hayır, üzgünüm olağan üstü bir durum var açıklayamam çabuk üzerine doğru dürüst bir şeyler giyin.
-Baba ama..
-Çabuk dedim çok önemli
-Neler oluyor aşkım? Ne bu sinirli bağrışmalar?
-Sana dediğim olay gerçekleşiyor.
-Yani savaş ..
-Sus dinleniyor olabiliriz konuşma?
Wynoll telefonu açarak bir numara çevirdi.
-Merhaba sel nasılsın? Jrepp’i verir misin? Selam nasılsın jrepp? Sana dediğim gibi bu akşam seni “karabi” oynamaya gelin diye aramıştım. Tamam 30 dakika mükemmel.
-Karabi mi? o kağıt oyununu bilmezsin ki sen?
-Şii! ne dedim? Dinleniyor olabiliriz.(fısıltıyla: o bir parola jreep’le aramda)
-Anladım
-Sadece bir valiz ve birde yiyecek hazırla çocuklara bir şey söyleme.
-Baba neler oluyor?
-Hiç jimle sen oyuncaklarınla oyna, ablana da bir bak ne yapıyor?
-Peki, baba
-Ne yapacağız wynoll?
-Sen, ben, poly, jimle ve jreep tabi ki eşi sel saatin gece yarısı olmasını bekleyeceğiz. Tam gece yarısı olduğunda eşyalarımızı bizim araca koyup Jreep’in işyerine yani Kaysons uçuş ve havacılık kalkış alanına gideceğiz. Üsse telleri kesip gireceğiz, oradan hangarda protatip olarak hazırlanmış hava aracına giderek yakın galaksi de bizim gezegene çok benzeyen bir başka gezegen bulunuyor. Buna astronomlar E3351 nolu gezegen adını vermişti. Oraya ulaşmaya çalışacağız, yeni bir başlangıç, yeni bir hayata başlayacağız.
-Umarım her şey yolunda gider.
-Umarım
Yarım saat kadar geçmişti ki kapı çalındı. Wynoll’un eşi rylee biraz panikleyerek kapıya ilerlemeye başladığında wynoll ona seslendi.
-Normal davran ve kim olduğunu sormadan açma
-Kim o?
-Biz jreep ve sel karabi oynamak geldik size yeni deste kâğıtta getirdik
Rylee biraz tedirgin kapıyı açıp sel’e sarılıp:
-Hoş geldiniz sel nasılsın?
Aynı şekilde tedirgin olduğu her halinden belli olan sel:
-İyiyim hayatım
Wynoll onlara salondan seslendi:
-Hadi içeri gelin bizde tam yemeğe oturmak üzereydik
Jreep:
-Biz yemeğimizi yedik sizi bekleriz
Ailece yemek yenirken Jreep ve eşi sel salonda oturarak haberleri veren televizyonu seyrettiler. Sinirli ve şaşkın halleri hiç gözden kaçmıyordu. Bir süre sonra wynoll ve eşi de onlar katıldı bir süre havadan sudan sohbetten sonra jreep:
-Eee! Ne yapacağız?
Tedbirli olan wynoll eliyle sus işareti yapıp eliyle onları yan odaya çağırdı.
-Gelin size yeni aldığım müzik çaları göstereyim teknolojinin son harikası gerçek ses, gerçek teknoloji
Gürültülü bir müzik açarak onlara odanın köşesini eliyle işaret etti.
-Bakın dinleniyor olabiliriz, gizli polis iş üzerinde işlerin sekteye uğraması demek hayatımızın bitmesi demek, her şey anlattığım gibi siz valiz getirdiniz mi?
-Evet, konuştuğumuz gibi senin aracın arka tarafına bıraktım.
-Çok güzel, alabildiğimiz kadar yiyecek alalım sonra uçacağız. Çünkü bu gezegende hayat kalmayacak şimdi salona geçip geç saate kadar karabi oynayacağız.
-İyi de hiç birimiz o sıkıcı oyunu bilmiyor ki
-Önemi yok ben biraz bilirim, oynuyormuş gibi yapalım yeter.
Bu konuşmanın ardından çocuklar odalarına çıktı. İki aile salonda masa başında kağıt destesini dağıtıp toplamaya başladılar. Televizyonda ülke lideri diğer paktın uluslarını nasıl tehdit ettiğini ve çarelerini anlatmaktaydı.
Saatler sonra saat gece yarısına yaklaşırken heyecan doruktaydı ama plana göre saat gece yarısını göstermeden hiçbir hareket yapılmayacaktı. Tam gece yarısına 20 dakika kadar bir süre kalmışken kapı sertçe çalındı.
Rylee heyecanla kapıya koşarak seslendi:
-Kim o?
-Ulus güvenliğinden geliyoruz?
Ryle tekrar salona heyecanla koşarak wynolla:
-Gizli polis ne yapacağız?
-Herkes yerlerine geçsin doğal davranın kâğıtlar elleriniz de olsun ben açarım kapıyı
Kapı açıldığında siyah takım elbise giyinmiş üç adam kapı da dikilmektedir. Wynoll soğukkanlı bir şekilde:
-Evet, buyurun ne istemiştiniz?
-Kapınız da iki aracın park ettiğini gördük kontrol etmek istedik ulusumuzun bu zor günlerinde aldığımız tehditleri biliyorsunuz sizin gibi önemli bilim adamlarını korumak görevimiz.
-Hayır, hiçbir olağan üstü durumumuz yok okul arkadaşım ve eşi, karabi oynuyoruz.
-İçeri girip kontrol etmek isteriz, eğer sakıncası yoksa
-Buyurmadan önce kimlikleri görebilir miyiz?
-Tamam, yeterli bay thmsenn buyurun kontrol edebilirsiniz?
Üç polis içeri girerek etrafa göz attılar. Şüpheli gözlerle etrafa bakındılar. En son salonda oyun masasında oturan ve ellerinde oyun kağıtları tutan oyuncuların etrafında turladıktan sonra çetele tutulan kağıdı kontrol ettiler:
-Bay wynoll siz ve eşiniz bu zor oyunu iyi oynuyorsunuz sanırım epey fark atmışsınız.
-Eşim çok bilmez ama ben fena sayılmam.
-Çok mütevazısiniz, gözünüze olağan üstü bir şey takıldı mı? Acaba
-Hayır, şu an sadece oyuna odaklanmıştık gözümüze bir şey çarpmadı.
-Peki, rahatsız ettik iyi akşamlar
Polisler çıktıktan sonra kapıyı kapatan wynoll tekrar salona dönüp hiçbir şey olmamış gibi oyuna devam etti ama gözünü dışarıdan ayırmadı. Polis aracı hareket edip gidince hemen kalkıp dışarıyı kontrol etti.
-Tamam, yavaşça hazırlanın, rylee çocukları hazırla çıkıyoruz.
Hep birlikte hazırlanıp evden çıktılar eşyaları ve yiyecekleri bagaja koydular. Etrafı kontrol edip aracın ışıklarını önce açmadan bir süre yavaşça ilerleyip caddeyi geçtikten sonra hızlanıp gözden kayboldular. Bir süre sonra Kaysons uçuş ve havacılık giriş yasaktır yazılı çitlerin yakınına geldiklerinde jreep gidecekleri arka tarafta bulunan toprak yolu işaret etti. Işıkları söndürüp toprak yolda yavaşça ilerlediler. Kocaman demir bir kapı önüne geldiklerinde jreep inerek tel makasını alarak tel çitten içeri girdi birkaç dakika içerisinde büyük demir kapı Jreep tarafından açılmıştı. Yürüyerek hızlı adımlarla araca yaklaşıp binmek için kapıyı açtığında bir ses işitildi.
-Dur! Şimdi yüzünü bu tarafa dön
Kapı tarafına baktıklarında birkaç saat önce kapılarını çalan gizli polis thmsenn den başkası değildi.
-Tam düşündüğüm gibi, sizi zavalılar. Hangardan gelişmiş hava aracını çalarak kaçmayı planlıyorsunuz demek bunun için idam edileceksiniz. Çabuk bana doğru yanaşın.
Wynoll :
-Siz başınızı eğip kalabildiğiniz kadar burada saklanın ses çıkarmayın. Sonra elini kaldırarak polise doğru yaklaştılar. Jreep o karanlıkta ayağı takılıp tökezleyince polisin bir anlık dikkat dağınıklığı wynoll tarafından değerlendirilip yere yıkıldı. Polisin elindeki silah o anda patladı ve polis thmsenn cansız bir biçimde yerde kaldı. Elleri kan içerisindeki wynoll:
-Ben asla ona zarar vermek istememiştim dedi. Hep birlikte araca binerek arka kısımda bulunan hangarlardan birisine gittiler. Hangarda değişik şekillerde yapılmış üzerleri örtülü ve açık birçok araç bulunmaktaydı. Jreep hadi binin şu araca diyerek onları üzeri örtülü bir hava aracının yanına götürüp üzerindeki örtüyü aşağı çekerek indirdi.
Hep bir ağızdan “Bu bir uçan daire” diye bağırdılar. Wynoll onları sesiz olmaları konusunda herkesi uyardı.
-Jreep bu aracın deposu dolu mu?
-Hayır, dostum bu alet nükleer enerjiyle çalışıyor çok kuvvetli elektrik motorlarına sahip yerçekimini ortadan kaldırıp havada ilerleme prensibine sahip bizi istediğimiz gezegene götürecek kadar hızlı ve kuvvetli.
Uzaktan açılan hangar kapısından çıkan hava aracı kısa bir süre yalpaladıktan sonra büyük bir hızla uzaya fırladı. Onlar atmosferin üzerine çıktıklarında bir biri ardına ateşlenen nükleer füzelerin patlamaları uzaktan izlenebiliyordu.
Bu manzara karşısında hep birlikte yuvalarına son bir kez evlerine el salladı ve üzüldüler. Aylar süren yolculuk sonrası girmiş oldukları güneş sisteminde ilerlediler etrafında halkaları olan bir gezegen dahi gördüler. Wynoll ekranları kontrol ederken seslendi:
-Seyir sisteminde hala gideceğimiz yer görünmüyor. Doğru yerde miyiz? Jreep
-Şu dev gezegenin arkalarında olmalı, hemen bundan sonra kızıl bir gezegen daha var adı E3352 onun hemen sonrasında mavi renkli gezegen E3351’i göreceğiz.
-Umarım öyledir.
Birkaç saat sonra wynoll’un kızı poly bağırdı:
-Koşun gelin baba görmelisin bizimkinden daha küçük mavi bir gezegen görüyorum
Bir anda içerisi bayram yerine döner herkes bir birine sarılır. İki saat sonra gezegenin atmosferinden girdiklerinde yemyeşil ağaçlar masmavi deniz iç açan bir görünüme sahiptir ancak seyri sefer araçları bir biri ardına yanıp sönmeye başlar. Garip ses ve sinyaller bir birini takip eder. Wynoll:
-Jreep cihazlara bir şeyler oluyor gemi arızalandı sanırım.
-Hayır, her şey normal bizim gibi uçan başka nesneler var hem de tam arkamız da bir frekanstan yayın alıyorum
-Neye benziyor?
-Dur şimdi sesi veriyorum ben ne olduğunu anlayamadım.
-Tanımlanamayan araç dikkat! Ben ABD Pasifik hava kuvvetlerinden yüzbaşı thomas Hawking cevap vermemeniz halinde ateş açılacaktır. Tanımsız araç cevap verin aksi halde olacaklardan sorumlu olmayacağız. Ben yüzbaşı thomas Hawking
-Mesaj kendisini tekrarlıyor ne dediğini anlama şansımız yok be yapacağız.
-Ben daha önceden araştırmıştım dümdüz ve canlı bulunmayan bir yer var gemimizi orada saklayıp çevreyi araştırabiliriz.
O sırada uçaktaki konuşmalar devam ediyordu:
-Amiral bu gemi çok hızlı gözden kaybettik,
-Yüzbaşı, radarlarımız Arizona Çölü üzerinde bir UFO tespit etti. Eğer onları durdurmanız için güç kullanmak gerekirse ben onay veriyorum vurun yüzbaşı
-Anlaşıldı Amiral
Bu sırada uçan daire içerisinde wynoll sinirli bir şekilde bağırıp çağırıyordu.
-Jreep bizi E3351 nolu gezegende yaşayan uzaylı ırkı hakkında uyarmadın, bana her türlü araştırmayı yaptığını söylemiştim.
-İnan ki bende bilmiyordum, hem bu uzaylıların, vahşi olabilecekleri hiç aklıma gelmedi.
-Gelmeliydi hayatımızı söz konusu
-Neyse saklanacağımız yere geldik burası sadece kumdan oluşuyor gemiyi kolayca saklarız.
Bu sıra da gemi sarsıldı ve patlamalar duyuldu. Geminin içi bir anda dumanla doldu. Seyir sistemi acı acı bağırdı bir sürü kırmızı ışık yanıp sönmeye başladı.
-Jreep neler oluyor?
-Bize ateş edildi motorlardan beşi arızalandı. Geri kalanlar ne kadar idare eder bilmiyorum.
-Tam arkamızda uzaylı gemileri bizi takip ediyor jreep bizi buradan götür hemen
-Çalışıyorum.
Bu sırada arkadaki uçaklardan birisinin komutanı olan yüzbaşı:
-Amiral onu vurduk, tekrar ediyorum vurduk yavaşladılar ama hala kaçıyor. New mexico sınırını geçiyorlar şu anda
-Yüzbaşı takibe devam
Bu sırada gemi de wynoll ve jreep durumu düzeltmeye çalışsalar da başarılı olamadılar.
-Wynoll, dostum iki motor daha kaybettik bu arızayı giderecek imkanımız yok yere inmeyi deneyeceğim.
-Çıldırdın mı? bu uzaylılar bizi öldürür.
-Başka şansımız yok dostum
Bir süre sonra UFO gözden ve radardan kayboldu. Temmuz 1947 ABD’nin New mexico eyaletinde Roswell şehri sakinleri üstlerinden yakın geçen ışığın tepelerde ıssız bir yere düştüğünü gördüler. Ordu bölgeyi hızla kapatıp düşen bir meteoroloji balonu olduğunu rapor etti. En küçük parçasına kadar toplanıp White Sands askeri üssüne götürüldü. Düşen gemiden iki tane canlının yaralı olarak ele geçtiği ancak tedavi edilemediğinden bir süre sonra öldükleri dedikoduları yayılmıştı. Nükleer Felaketten Kaçış başarısız olmuştu.