Alaca karanlık(The Twilight Zone) adı ilk Rod Serling tarafından ortaya atılmıştır. Bazı olayların sarpa sardığı bilimsel olarak açıklanamadığı yer ve zaman demektir.Rod Serling filmin başındaki dış sestir. Rod Serling tarafından mini bütçelerle çekildikten sonra 3. sezondan itibaren CBS televizyonuna satılmasıyla popülerliği kaybolmuş. 1985 – 1989 ve 2002 de yeniden canlandırma çabaları olsa da ilk çekimi olan siyah beyaz çekimlerin kalite ve senaryosuna yaklaşamaz.İlk çekim hakkındaki bilgilerimizi toparlayacak olursak. CBS TV için 1959-1964 Yılları arasında 5 sezon 156 bölüm boyunca sürmüş Fantastik Televizyon yapımıdır.Peki bizim kuşağımız üzerinde etkisi nedir? Bu yapım aslında çok önce çekilmesine rağmen halkımızla buluşması TRT televizyonunda gece geç saatlerde yayınlanması ile başlamıştır.Dizi her bölümde farklı bir konu işlediğinden oyuncular ve konu her bölümde değişmektedir.Bu sebepledir ki sıkılmanız söz konusu olmaz, yani herkese uygun bir hikayesi mutlaka vardır.İlginç olan ise 25 dakikalık kısa dizi halinde çekilen bölümler izlenir ise Hollywood tarafından çekilen bir çok filme ilham kaynağı olduğunu da göreceksiniz. Sonraki yıllarda konu bulamayan senaristler bu film de geçen kısa skeçleri derleyip toplayıp, biraz da süsledikten sonra film olarak sunmuşlardır. Eğer izleme imkanınız olursa 1959 yılından başlayarak izleyin bir çok film senaryosu ile paralel olarak ilerleyen skeçleri mutlaka yakalayacaksınız.
Dizi tür olarak Bilim kurgu,fantastik,korku,gerilim,Macera öğelerini içerebileceği gibi hepsini birlikte de içerebilmektedir. Popüler olan dizi daha sonraları 1985-1989 Yılları arasında 3 Sezon süren tekrar bölümleri çekilmiştir. 80’li yıllarda bir çok meşhur yıldız da dizi de yer almıştır. Bruce Willis o yıllarda saçı olduğu dönemden bahsediyorum bu dizi de rol almıştır.Fakat önce de söylediğim gibi Senaryosu Tırt olan Bu popüler yapım Magic Box yayıncılığın kanalı StarTv Cuma gece geç saatlerde “KORKU KUŞAĞI” adıyla yayınlanması sebebiyle çok izlememize müsaade edilmezdi ama bir yolunu bulup izlemeye çalışırdık, Bu bölümlerden bir kaçını şöyle özetleyebiliriz :
Hikaye 1:
Bir gurup Prusyalı asker ellerindeki tüfeklerde süngü takılmış vaziyette ilerlemektedir.Başlarında bulunan Teğmen sürekli onları azarlayıp aşağılamaktadır.Kablolu eski bir telefonla birlikten emirler gereği bir düşman siperine girip temizlemeleri istenir.Gerilim müziği eşliğinde ilerlenirken geldikleri bir yol ayrımında çatışmalarda tecrübeli çavuş teğmene fısıldayarak
“Efendim! hata yapıyorsunuz, iki guruba ayrılıp bir birlerini gözeterek ve kollayarak ilerlemeliyiz” der ısrar etmesine rağmen bıyıkları yeni terlemeye başlamış teğmenimiz
“Çavuş sizi askeri mahkemeye veririm, bu işi en hızlı yolla bitirmek istiyorum,gerek yok ilerleyin” diyerek karşı çıkar.Nitekim girdikleri çıkmaz sokak gibi siperin ucu makineli tüfek yuvasına çıkmıştır.Görünen her şeye ateş eden makineli harici siperin üzerinden gelen düşman hücumu sonrası birliğin tamamı oracıkta ölür teğmen cesetlerin içerisine ölü numarası yapar, eline yüzüne çamur sürüp sürüne sürüne kendi hatlarının olduğu yere kadar ulaşır.
Yazdığı raporda birliğin kahramanca son askerine kadar savaştığını yazar ve birliğin generaline sunar. General odasında dimdik kendisini selamlayan teğmenin etrafında tur atarak
“Teğmen çok cesurca savaştın bunun için demir haç madalyası alacaksın”Ayrıca “Baban olarak seninle gurur duyuyorum” der ve gülümseyerek sarılır.
Ertesi gün madalya töreni yapılacaktır,salonda yüksek rütbeli subaylar hazır bulunmaktadır.Teğmen alkışlarla salona girer alkış kıyamet içkiler mezeler tam madalya anonsu yapılır general eline madalya’yı takacakken haberci güm diye salon kapısını açarak “General, general bir saniye!”diye bağırıp kulağına bir şeyler fısıldar.General madalyayı yerine koyup kapıdaki askerlere “Asker derhal teğmeni tutuklayın!” diye bağırır. Askeri mahkemede sedye ile gelen yaralı çavuşun olayları anlatması istenir.Yaralı çavuş
“Teğmen korkakça köşeye sinip kendi askerleri ölürken tek el ateş etmedi”diye anlatırken orada ölür. General “Benim oğlum bir korkak değil, husumet olmasa çavuş böyle yapmaz” diye geçiştirir. General emin olmak için oğlunun odasına giderek oğlunun tabancasına bakar tabanca’da mermiler olduğu gibi durmakta ve namlu barut kokmuyordur.Askeri mahkeme teğmenin şafakta kurşuna dizilmesine karar verir.Gece yarısı general zindandaki oğluna gider ve yanındakilere dışarıda beklemelerini söyler.Teğmen göz yaşları içinde korkak olduğunu itiraf eder.
Teğmen “Sen istemeseydin subay değil müzisyen olacaktım tabanca patlamasından ölesiye korkuyorum baba”diye hüngür hüngür ağlar.General
“Korkma oğlum seni buradan çıkaracağım biricik oğlumun ölmesine nasıl göz yumarım.Yapman gerekenleri anlatıyorum.Sabah seni kurşuna dizmeye götürecekler.Sen dik dur hiç bir şeyden korkma,senin için cesetlerin atıldığı çukura bir erzak çantası bırakacağım.Mermiler kuru sıkı olacak sen ölmüş gibi aşağı düş ortalık sakinleşene kadar savaşta yaptığın gibi orada kal savaş bitene kadar eve dönme ve rolünü iyi oyna cesur ol” Sabah askerler kurşuna dizilecek kafileyi zindandan çıkarıp uçurum gibi bir yerin üstünde bulunan kurumuş bir ağacın olduğu yere getirirler.Bütün subaylar bu idamı izlemek üzere oradadır.Önce bir kaç askeri götürüp ağaca belinden bağlar sonra maske isteyenlerin kafasına siyah çuval geçirdikten sonra beş kişilik manga başındaki subay ateş emri verir.Bir doktor kontrol ettikten sonra ceset ipleri çözülüp çukurdaki cesetlerin içine atılır.Askerlerin idamı bittikten sonra teğmenin rütbeleri sökülür,ona bir asker ağaca kadar eşlik eder bağlayacağı zaman askeri iter
“Ben korkak değilim bağlanmak istemiyorum ” der. Asker komutanından onay aldıktan sonra çekilir.başka bir asker kafasına geçirmesi için maske isteyip istemediğini sorar,Askerin elinden maskeyi alıp fırlatır.Bu arada göz ucuyla aşağı çukura bakınca babasının koydurduğu askeri çantayı görüp subayların yanında olan babasına gülümser.Teğmen sırıtarak
“Ölümü çok bekletmeyelim hadi ateş edin! ” diye bağırınca mangaya ateş emri verilir.Teğmen yuvarlanarak cesetlerin arasına düşer.Diğer subaylar General’in yanına gelerek
“Teselli olur mu? bilmem ama general oğlunuz gerçekten korkusuz bir çocukmuş belki de hata ettik” der. Ertesi sabah teğmenin üzerinde minik kurtlar ziyafet çekmektedir ve gözleri açık yüz üstü duran teğmen şaşkın bir ifadeyle katılaşmış diğer cesetlerle birlikte yatmaktadır.
Hikaye 2:
Amerikan tarzı cafeler den birisi, Sefalet içinde servis yapan bayan servis görevlisi her gün sıkıcı işini yapmaktan yorgun ve beş parasız aldığı para yetmiyor,Kiralarını,faturalarını ödeyemiyor.Bayan garson yine o saba ev sahibine yakalanmamak için ayakkabısı elinde ayak ucuyla sessizce apartmandan çıkıp akşam vardiyasını teslim almak üzere iş yerine gidiyor.
Yumurtaların, köftelerin piştiği mutfaktan geçerek iş yeri dolabında üzerini değiştiriyor.Çalışmakta olan diğer bayan garson arkadaşıyla biraz ayak üstü laflayıp eline kahve potunu alarak masalardaki müşterilerin kahvelerini dolduruyor,masaları siliyor.Hava kararıp müşteriler azalınca, aniden yüzleri maskeli soyguncular kapıdan içeri dalıyor.Soygunculardan birisi masada oturan adamı tabancası ile vuruyor.
Ölmek üzere olan adam maske takan adamın adını söylüyor
“Kaçamayacaksınız mayk (michael) ” filan diye tehdit ederken maskeli adam maskesini çıkarıp bir el daha ateş ediyor adama.
Diğerleri “Ne yapıyorsun adamım, neden çıkardın maskeni?” adı mayk olan şahıs
“Önemi kalmadı adam adımızı öttü zaten” dedikten sonra masa arkasındaki yaşlı kasiyeri oracıkta öldürüp masada oturan genç bir çocuğu ve garson kızı rehine olarak dışarıda bekleyen arabaya atıp uzaklaşırlar.Sabaha karşı çölde kaktüslerin bol olduğu bir yerde duran soyguncular.maskeleri ve üstlerindeki ceketleri çıkarırlar bagajı açtıklarında bir kaç çuval paranın bir kısmı bagaj içine dağılmıştır.Rehine aldıkları adamı bagajdan çıkarırlar, garson kızı ‘da arka tekerleğin yanına oturtmuşlardır.Soygunculardan zenci olan
“Adamım neden? bunları başımıza bela ettik,planda bu yoktu, gammazcıyı haklayacaktık,bunları ne yapacağız?” diğer adam
“Öldürelim yüzlerimizi gördüler” mayk
“Kapayın çenenizi düşünüyorum lanet olasılar” Erkek rehine ağzı bağlı olduğundan
“ııg mıııg” Garson kız
“Kimseye bir şey söylemem hatta o çuval dolusu paralar dan’da polise bahsetmem” derken mayk
“Kesin kapayın çenenizi” der. Birden silahını çeken gurubun en yakışıklısı mayk zenciyi, diğer soyguncuyu ve rehineyi vurur.Çıkardığı bıçakla kadının elindeki ipleri keser ve onu mucuk, mucuk delice öpüp
“Bunlar bize ayak bağı olacaktı bundan sonra para sıkıntısı çekmeyeceksin bebek” der. Birlikte cesetleri gömüp geceyi bir motelde geçirip,Ertesi sabah Meksika sınırını geçerler. Kumarhanelerde eğlenirler.Lüks otellerde sabahlara kadar sevişirler , çılgın eğlenceler düzenleyip barlar,lüks oteller.Villa partileri,havuz partileri ve paraları havaya savurmalar,kokain,eroin akla hayale gelmeyecek çılgınlıklar. Arabanın durduğu sahnede beklerken buluruz kendimizi zenci soyguncu
“Evet mayk ne yapıyoruz? karar verdin mi?” mayk silahı çeker önce rehine adamı sonra garson kızı vurur.Meğer parti marti garson kızın adamlar üzerini değiştirdikleri süre içerisinde kafasında kurduğu bir fantezi den fazlası değilmiş .