Renkli dünya klasiklerinden Kurul Sofram kurul ile karşınızdayız.Hikayeyi resimli kitap olarak yada sitemizden okuyabilirsiniz.İlkokul 1.sınıf, 2.sınıf , 3.sınıf okumaları için uygundur.Duygu ve düşüncelerinizi bekliyoruz
Kurul Sofram kurul – Grimm kardeşlerin masallarından
Bir varmış bir yokmuş Develer tellal , pireler berber iken, Ülkenin birinde Yaşlı bir terzi ve üç oğlu yaşarmış .Büyük oğlu Uzun marangoz, Diğeri şişman ağaç oymacı, en küçükleri ise çok akıllı olmasına rağmen uğraştığı bir mesleği yokmuş tek işi kitap okumak ve babasına yardım etmekti, abileri onu küçümsemek için bebek yüzlü anlamına gelen Bebeto diye çağırırlarmış.
Yaşlı adam —Artık kazancım sizi doyurmama yetmiyor, birinizin evden ayrılması para kazanması gerekiyor.
Uzun —Ailenin büyüğü ben olduğum için gidip diyar, diyar gezip herkesin beğeneceği şeyler yapacağım, hepimizi doyuracak kadar para kazanacağım dedikten sonra hazırlanıp yola çıkmış. Günlerce gitmiş gittiği hiçbir yerde ailesini geçindirip karınlarını doyuracak bir iş bulamamış. Hatta evden ayrıldıktan sonra kuru bir parça ekmek ve su dışında yememiş ,yorgun ve aç vaziyette, Bir ormanın kıyısına geldiğinde, orada yaşlı tuhaf giyimli bir adamın oturduğunu görmüş.
Yaşlı adam — Hey uzun nerden geliyorsun? neden bu kadar yorgunsun?
Uzun — Adımı nereden bildin ? !! diye şaşırmış
Yaşlı adam —Nerden bileceğim! Uzun boylu ve sıskasın o yüzden öyle söyledim sen sorumu cevapla
Uzun —O kadar yorgun ve açım ki sorularını cevaplayacak gücüm yok.
Yaşlı adam—O halde neden ? konuğum olmuyorsun evimde dinlenir ,karnını doyurursun.
Orman içindeki eve geldiklerinde onları yaşlıca tonton bir kadın karşıladı.
Kadın —Hoş geldiniz!
Yaşlı adam —Hoş bulduk hanım dostumuz bugünlük konuğumuz olacak
Kadın onları buyur ettikten sonra:
Kadın —Evladım yorgun görünüyorsun , Karnın aç mı?
Uzun —Hem davet edip hem de soruyor musunuz? günlerdir açım karnım sırtıma yapıştı.
Kadın hemen yiyecek bir şeyler hazırladı. Uzun ise söylediği şeyler için çok utanmıştı. Yaşlı adamdan özür dileyip, sıkıntısını anlattı. Marangoz olduğunu günlerdir ailesi aç olduğu için yürüdüğünü iş bulamadığını onları doyuracak bir yol bulamazsa eve bir daha dönmeyeceğini söyledi. Yaşlı adam biraz düşündü.
Yaşlı adam—Tamam sana yardım edeceğim. Gel benimle dedi
Büyükçe bir dolabı açıp biraz bakındı. Biraz uğraşıp portatif kurulabilen bir masa çıkarıp
—Al bakalım bu senin sorununu çözer
Uzun —Masa mı? Ben marangozum bundan daha iyisini yapabilirim. Hem ne işime yarar ki boş masa
Yaşlı adam —Masa sihirli bir ağaçtan yapılmıştır, ne zaman masayı açıp “Kurul sofram” dersen her çeşit yemek hazır olur. Uzun teşekkür ederek ertesi sabah oradan ayrıldı. Ne zaman acıksa, “Kurul sofram” diyerek çeşitli yemekler yiyordu. Tabaktaki yemekler tükenince kayboluyor, hemen yenileri ortaya çıkıyordu. Uzun bunu babasına göstermek için sabırsızlanıyordu. Ertesi sabah evine dönmüş olacaktı, gece bir handa geçirmek için bir oda kiraladı.
Hancı —Yalnız seni uyarayım tüm yemeklerim bitti.
Uzun —Benim zaten sihirli masam var yiyecek istemiyorum dedi ve odasına gidip masayı açtı “Kurul sofram” diyerek yemeye başladı. Hancı merak ettiğinden olanları merakla ve şaşkınlıkla izliyordu. Hancı Bu masaya ihtiyacım var benim olmalı diye içinden geçirdi. Uzun uykuya dalınca hancı gelip başka bir masayla, sihirli masayı değiştirdi. Uzun sabah kalkar kalkmaz eve ulaştı. Heyecanla yaşadıklarını evdekilere anlattı.
Uzun —Bir daha asla aç kalmayacağız. Beni iyi seyredin şimdi “Kurul sofram”
Masa’ da bir şey yok tekrar dener, kardeşleri merak dolu bakışla onu izlemektedirler. Tekrar yüksek sesle “Kurul sofram” diye bağırır nafile
Uzun —En son handa tıka basa yedim masa çalışıyordu.
Baba—Böyle bir yalanla eve dönmeye utanmıyor musun? Yazıklar olsun sana
Şişman—Merak etme babacığım bu işi ben halledeceğim, bir daha para sıkıntısı yaşamayacağız.
Diyen şişman düşer yollara. Şişman aynı şekilde gezmedik yol aramadık yer bırakmaz aç ve yorgun ağabey’ inin gittiği ormanda yaşlı adamla karşılaşan şişman yaşlı adamın davetini kabul eder. Ona sıkıntısını anlatır.
Şişman —Babam ve iki kardeşime bir daha para sıkıntısı yaşamayacaklarına söz verdim ama zor yürürken, kendimi bile doyuramazken, onlara verdiğim sözü nasıl tutarım?
Yaşlı adam —Gel benimle, sorunun çözümü için sana bir eşek vereceğim
Şişman —Eşek mi? Tüm sorunlarımı sadece eşekle çözemem ki
Yaşlı adam —Bu eşek türünün tek örneği, sadece yapman gereken eşeğin önüne örtü serip kulağına “Dökül sarı akçeleri” demen yeterli. Her gün sana yüz altın verecektir.
Şişman ertesi sabah evin yolunu tutar, akşamüzeri dinlenmek için hana gelir. Hancıya bana en iyi odanı ver, en iyi yiyecekleri ve içecekleri getir, eşeğime otun, yoncanın en tazesinden ver.
Hancı—Dur ağır ol bakalım yabancı! o kadar paran var mı? Bakalım
Şişman—Hiç! Sorun değil sihirli eşekten alırım.
Hancı, sihirli eşek mi? Bunu görmem lazım diyerek gizlice olanı biteni seyreder. Şişman örtüyü serip “Dökül sarı akçeleri” deyince eşeğin burnundan altın paralar dökülür örtünün üzerine. Hancı bu eşek benim olmalı diyerek tıpa tıp ona benzeyen eşekle değiştirir. Şişman sabah evin yolunu tutar. Eve vardığında başından geçenleri, yaşadığı zorlukları, ormandaki yaşlı adamın ona verdiği eşeğin sihirli olduğunu anlatır. Hemen bir örtüyü eşeğin önüne yayar ve eşeğin kulağına “Dökül sarı akçeleri” der ama eşeği zapt etmek mümkün değildir. Zaten altın filanda dökülmez. Yaşlı baba bir hayli sinirlenir.
Baba—Yalancı? Sana da yazıklar olsun beceriksiz.
Ertesi sabah evin en küçüğü
Bebeto —Müsaade edersen babacığım bir de şansımı ben denemek istiyorum diyerek evden ayrılır. Ormana giderek yaşlı adamı bulur.
Yaşlı adam—Senin geleceğini biliyordum o yüzden sana bu torbayı hazırladım.
Bebeto—beni nereden tanıyorsun diye sormayacağım. Abilerim anlatmıştır. Sadece Bu torbada ne olduğunu söyler misin?
Yaşlı adam—Sen akıllı bir çocuksun, abilerin verdiğim şeyleri kaybetmese burada olmazdın, adalet istiyorsun. Çuvalın içindeki bir çeşit sihirli değnek bu değnek “Hak yerini bulsun” dediğinde haksız olan herkesi cezalandırmadan çuvala geri dönmez. Bebeto çuvalı omzuna asıp abilerinin konakladığı hana gelir ve hancıya
Bebeto —Bu gece kalmak için bir oda istiyorum
Hancı —Olur istersen sırtındaki torbayı ver kalacağın odaya kadar taşıyayım.
Bebeto —Kesinlikle olmaz. Daha önce burada konaklayan abilerim sihirli bir masa ve eşek kaybettiler. Bu torban onlardan on kat daha değerli, o yüzden odama kadar kendim taşıyacağım dedi.
Hancı ,Bebeto’ ya bir oda verir ama merakı daha fazla artmıştır. Kendi kendisine “ sihirli masa ve eşekten daha değerli ne olabilir ki? Elmas veren bir torba, yakut veren bir torba” mutlaka o torba benim olmalı diye düşünür. Bebeto bu sırada sihirli torbayı yastık gibi başının altına koymuş, uyuyor numarası yapmaktadır. Çok geçmeden hancı elinde sihirli çuvala benzer bir çuvalla gelir.Yavaşça çuvalı tam çektiği anda Bebeto yataktan kalkıp bağırır “Hak yerini bulsun” o sıra açılan torbadan sopa çıkar hancıya vurmaya başlar.Hancı o kadar dayak yer ki oraya bayılır.Kendine geldiğinde ;
Hancı—ah ! oh kafam! Yeter ne istersen vereceğim dur artık yapma.
Bebeto—Abimin sihirli masasını
Hancı —Ah! Of! Tamam getireceğim
Bebeto—Yetmez aldığın sihirli eşeği’ de vermelisin
Hancı—Ah! Off! Tamam onu getireceğim durdur artık şunu.
Bebeto—Yetmez bir daha çalmayacağına yemin etmelisin, Eğer çalarsan beni karşında bulursun.
Hancı—Söz bir daha kimseden çalmayacağım. Sihirli masa, sihirli eşek ve sihirli sopayı alan Bebeto, Ailesinin yanına döner .Babasına ve abilerine olanları anlatır. Hep birlikte mutlu bir hayat yaşarlar