Yaşlı bir adam ve karısı vardı.Bunlar geçimlerini tereyağ yaparak karşılar.Köyün biraz dışındaki,Küçük bir çiftlik evinde iki tane inek,bir keçi,bir koyunları vardı.Sütü bu hayvanlardan elde ederler,çıkan sütten tereyağ,peynir yapıp köyün içerisindeki bakkala satarlardı.İhtiyaçlarını yine aynı bakkaldan temin ederlerdi.
Bakkal yaşlı adama güvenir aldığı ürünlerü tartmazdı.Bir gün yaşlı adam tereyağ getirip bir kilo tereyağ ve şunlara ihtiyacım var diyerek elindeki listeyi uzattı.Alacaklarını aldıktan sonra küçük adımlarla bastonuna dayanarak evin yolunu tuttu.Bu sıra bakkal şimdiye kadar yapmadığı bir şey yapıp,
-Dur şunu bir tartayım dedi ve tereyağını teraziye koydu ve yaklaşık yüz gram eksik olduğunu görüp kendi kendine
-İhtiyar bunak beni bu kadar zamandır dolandırdın demek benden çaldın diye dişlerini sıktı.
bir kaç gün sonra yaşlı adam yine elinde bir tereyağ paketi ile geldi.bakkala uzattı.
-Bir kilo tereyağ dedi.Bakkal paketi tezgahın üzerinden alıp tekrar tartıya koydu ve yine yüz gram eksik olduğunu görüp paketi atar gibi tezgaha fırlatıp
-Bunu al senin olsun bir daha senden almayacağım dedi.Yaşı adam şaşkın
-Bir kusurumuz mu? oldu dedi
-Birde utanmadan soruyorsun bunca zamandır sana güvendiğimden tereyağ,peynir hiç tartmamıştım güvenimi sarstın.
Yaşlı adam;
-Tamam’da benim evimde terazim yok kendi yaptığım dengede duran iki kap bulunuyor.En son geçen aldığım bir kilo unu koyup getirdiğim tereyağını tarttıp getirdim.Önceki getirdiğim tereyağını ise daha önce aldığım bir kilo şeker paketi ile tarmıştım sorun sende olmasın