Peygamberimizin Medine Mescidinde kuru hurma ağacından bir direk vardı. Peygamberimiz hutbe okurken ona dayanıyordu. Çünkü henüz mescidde minber yoktu.
Nihayet bir sahabi üç basamaklı bir minber yapıp mescide getirince bu direği arka tarafta bir köşeye koydular. İhtiyaç olunca da yakarız diye düşündüler.
Cuma namazı vaktinde Resulullah yeni minberinde hutbe okuyordu. Camide bir ağlama sesi işitildi. Hamile bir devenin inleyip ağlaması gibi bir sesti bu. Herkes birbirine baktı. Acaba kim ağlıyordu?
Sonuçta sesin kuru hurma direğinden geldiğini anladılar. Bu olay üzerine Peygamberimiz, minberden inerek direğin yanına gitti. Okşarcasına mübarek elini üzerine koydu. Direk susmuştu.
Peygamberimiz cemaate,
“Allah’ın zikrinden ayrı ve uzakta kalmak onu ağlattı” dedi.
Onlar da çok duygulanmış ve ağlamaya başlamışlardı. Peygamberimiz direğe dedi ki:
“İstersen seni mescidin bahçesine dikeyim. Yeniden dalların yeşersin. İnsanlar gölgende oturup dinlensinler. İstersen de seni Cennette dikeyim. Orada Allah’ın dost kullan meyvelerinden yesinler. Hangisini tercih edersin?”
Direk şu cevabı verdi:
“Beni Cennete dik ya Resulallah. Çünkü orada Ölmek, yok olmak yoktur; sonsuz hayat vardır.”
Peygamberimiz cemaate,
“Duydunuz mu, ebedî olanı fânî olana tercih etti” dedi. Ve direğe de, “Senin isteğini yaptım” buyurdu. Sonra da kıyamette insanlar gibi haşrolsun diye onu toprağa gömdürdü.