Bugünkü Hikayemiz Kuruyemişçi Memiş :
Kuruyemişçi memiş derlerdi ona ama gerçekten adı memiş’miydi? yoksa mehmet’miydi? hala bilmiyorum,ama hikayemizin başı şöyle başlıyor,bir sonbahardı havanın puslu ve kara sararmış yaparakların yere düştüğü zamandı.Emre Okulda yaptığı küçük şaka ağır ve beklenmedik bir şekilde bir yıl uzaklaştırma ile sonuçlanmış,babası aylak aylak boşa gezeceğine bir baltaya sap ol bari diyerek sağa sola dost ve yakınlara iş bakmalarını söylemiş dayısının bir ahbabının işyerinde tesisat ve elektirik işi yapan mahalle arası bir yere çırak olarak işe başlamıştı işte hikayemizi bize aktaran kişi emre yani hikayemizi emrenin anlatımıyla okuyoruz.Yaptığı iş sabah işyerinin önünü süpürmek,masayı silmek tamir işlerine yardım yani anlayacağınız üzere getir götür işleri,Mahalle sessiz sakin arada bir geçen belediye otobüslerinin ekzosunun sesizliği bozduğu bir caddedeydi.Dükkanın yanında üç dükkan daha vardı.En başta bir süpermarket onun yanında ayakabıcı,bahsi geçen tesisat ve elektirik tamir dükkanı ve emekli bir başçavuşun idare ettiği kırtasiye,bir bina sonra ise kuruyemişçi memiş yan dükkanında tüpçü vardı.Bu tamir dükkanın sürekli müdavimleri arasında Yaşlıca bir amca bulunmaktaydı,hergün aşağı yukarı aynı saatler arasında uğramayı adet haline getirmişti komutan derdi herkes.Komutan eski albay emeklisiydi istisnasız hergün sinek kaydı traşını olduktan ve muhtemelen kahvaltısını yaptıktan sonra çay içmeye saat 10:00 bilemedin beş dakika gecikirdi.Eğer gelmezse aynı gün saat 15:30 da mutlaka uğrardı,Yan tarafta bulunan kuruyemişçi memiş bir yıl kadar önce gelip yerleşmişti o semte seyyar satıcılık kapıcılık nihayetinde kuruyemiş işine girmiş o konuda’da başarılı olmuş,çerez,çekirdek onun yanına dondurma,meşrubat tekel derken almış yürümüştü.Mal mülk gani derlerdi.Kuruyemişçilik işi değil ticarete yatkındı kafası,kuruyemiş işi yapmayabaşlayalı bir yıl omadan dükkanın mülkiyetini satın almış hatta bir süre önce yan taraftaki tüpçüyü’de satın aldığı söyleniyordu ama duyanlar.
-Höst o kadar da değil daha dükkanın borcunu ödememiştir. diyorlardı.
Kuruyemişçi memiş tarif etmek gerekirse orta boylu kıvırcık saçlı simsiyah bıyıklı esmer ama dıştan gören arap bile sanabilirdi o derece esmer bir yüz ağız çevresinde burun kenarından başlayan derin bir çizgi ilk önceleri ecevit kasketi denilen lacivert ve küçük çizgileri olan kasket ve ceket pembe bir gömlek giyerken köylü diye dalga geçildiğinden sonradan sadece cekedi giyer olmuş kasketi atmış her seferinde ya şeker pembasi gömleğini yada su yeşili açık renkli bir gömlek giyerdi sanki başka gömlek veya tişörtü yok gibi bunlardan başka elbise üzerinde görmemiştir mahalleli.Bir de tombiş bir oğlu vardı hüseyin ama herkes arkasında ayı hüseyin derdi.Yüzüne karşı demeye cesaret edemediklerinde sanırım gerçekten hüseyin onaltı – onyedi yaşlarındaydı yaşına göre çok iriydi kocaman yüzü babasının ki kadar koyu tenli olmasın rağmen dişleri ayrık tuhaf bir gülüşü olan çocuktu hiç oynadığını görmedik kimseyle oynamaz konuşmazdı bile sanırım babası kızıyordu bunu boş bir iş olarak görüyordu ya boş A.O.Ç şişe sütlerinin depozitolarını sayar ve yerleştiriken görürdük yada dükkana göz kulak olurken göz kulak diyorum memiş oğluna güvenmediğindenmidir bilinmez çok uzun süre dükkanda bırakmazdı hüseyini.Bu sebeptendir ki,biz öyle tahmin ediyoruz kimseyle oynamazdı hatta babasının bile hiç arkadaşı dostu yakın arkadaşı yoktu sadece işini yapardı oğluyla birlikte arada bir hanımı gelir yardım ederdi.Kuruyemişçi memiş dedikya çerez,dondurma derken ekmek yoğurt satmaya başlamış bir bina altındaki marketin bile işlerini azaltmayı başarmıştı.Çok kazanıyordu memiş,market bu duruma kızıyor kızmasına ama birşey diyemiyor memiş kazanmaya devam ediyor ama para harcamaya gelince beş kuruş harcamıyordu.Üstelik dükkanı açtğından beri aynı cekedi yıllardır kullanıyor biraz önce anlatığım iki renkli gömleği dışında üzerine yeni bir elbise bile almıyordu ceket dışı siyaha çalan şekilde renk değiştirmiş kolları sökülmüş olduğu halde inatla aynı cekedi kullanmaya devam ediyordu.Bu nedenle çevreden şöyle dendiğini herkes duymuştur.
-Adam cimri mi cimri parayı avucunda sıkıp suyunu yalıyor.Mezara mı götürcek o kadar parayı
derken en hayret verici şey oldu Bir sabah ve tüpçü dükkanı boşaltmıştı.Kuruyemişçi memiş başladı tadilata duvarı yıkıp iş yerini genişletti. Eee ne var bunda diyebilirsiniz,hayret edilen tadilat yapılırken kuruyemişçi kapanmadı.O duvarın tozları çerezlerin üstüne geldi poşetli olanlar tamam ama açık satılanlar o toza rağmen kapış kapış satılıyordu.Neyse tadilat bir çabukta yapılıp bitti hatta kuruyemişçi memiş o tadilatı kendisi yaptı ustaya bile para vermedi.
-Bir gün komutan geldi dükkana saat tahmin edildiği üzere 15:30 u biraz geçiyordu.Ustayla şöyle bir konuşma geçtine şahit oldu
-Yav usta şu kuruyemişçi memiş varya?
-Ee noolmuş ki komutan
-Ne olmuşu varmı?dikkat ettim hareket edersem kalori harcarım acıkırım diye yerinden bile kıpırdamıyor.
-Yav komutanım bırakın bu işleri tamam cimri adam ama o kadar de değildir.
-Vallahi bak dikkat et
O günden sonra dikkat eder olmuştu gerçekten gerekmedikçe memiş kıpırdamıyordu yerinden,üstelik diğer mahalleli de dikkat kesilmişti.Bazısı;
-Evet komutan doğru derken bazısı
-Yok canım abartmayın öyle şey olmaz diyordu.
Bir yıl kadar geçmişti.Kuruyemişçi memişin kıpırdamadan saatlerce durduğu efsanesi unutulmuştu.Kuruyemişçi memiş dükkanın altındaki depoyuda satın almıştı depo değildi apartmanın altında bulunan bir daireydi güneş görmediğinden kiracı bulmakta zorlanan yaşlıca teyzemiz artık uğraşmaktan bıkmış satacağını duyan memiş kelepir daireyi alarak kendisine depo yapmıştı.Aldığı malları burada depoluyordu depo girişi apartmanın içindendi ama o kadar dolanmak işine gelmediğinden dükkanın önünden tam depoya inen bir deliği balyoz yardımıyla açıp,betondan depoya inen bir merdiven yapmıştı.Tabi her zamanki gibi ustalığı kendisi yapmıştı artık şaşırmıyorduk,üstüne kapak olması için demir bir menteşeli ızgara yaptırdı demirciye akşam üzeriydi bir kavga dövüş feryat figan demirci ustayla bir birine girmişlerdi.Tüm esnaf gidip ayırdı onları hatta demirci haklı da olsa bu semte yabancı olduğundan biraz tartaklandı.Yazılı olmayan kuruallara göre eğer o civarda esnafsan haksız olsa dahi esnaf esnafı kollardı.
-Demirci ustası niye kesiyon p*zevenk paramı? ben senle öyle mi pazarlık ettim.
-Al sök götür ızgarayı ver ödediğim parayı dürzü para beğenmiyor.
-Napıyım lan ızgarayı k*çıma mı sokayım nereye kullanacam? o demiri
-Ne yaparsan yap
Demirci atıldı
-Öldürecem ulan seni
Mehmet usta girdi araya,ayakkabı dükkanın sahibi mehmet usta sözü geçen birisiydi yaşlı sayılmasada gençte değildi orta yaşını biraz geçmiş kısa boylu tıknaz bir adamdı.Ama bilinen o ki bilge bir adamdı her ne derse saygı görür dediği yapılırdı.
-Durun bakıyım sen anlat memiş
-Bununla konuştuk mehmet abi üçyüzelli – dörtyüz bin arası olur dedi.Bende ikramın olurmu? dedim olur abi yaparız birşeyler dedi.İyi yap getir tak dedim bütün olay bu parasını veriyorum beğenmiyor
–Sen anlat usta dedi
-Demirci valla abi dediği doğru ama doğru olmayan kısım işi yaptım bugün getirdim taktım bana yüz elli bin uzattı olmaz diyince elli bin daha verdi,ikiyizbine bu işin anca malzemesini zor bela kurtarırsa kurtarır,emeğim nerede nakliyeyi hiç saymıyorum
Mehmet usta döndü memişe
-Memiş haksızsın öde adamın parasını
-Tamamda mehmet usta ikram ederiz dedi
-Lan oğlum adamikram ederiz demiş yarısını kes dememiş otuz,kırk bilemedin elli kesilir adet böyle ne ole yarısını veriyon eşkiyamısın?
-Valla abi yaşa bu adam ya sayı saymasını bilmiyor ya dayak yememiş
-Ne şimdide ondan yanamı oldunuz? nasıl esnafsınız niye onun tarafını tutuyon? hem sen kimi dövüyon gel buraya
dedi adamın üstüne atıldı o kalabalıkta.Mehmet usta araya girdi Aslan gibi memişin gırtlağını tutuğu gibi yere vurdu kuruyemişçi memişi
-P*zeveng lan kalabalıktan destek alıp adamın üstüne mi ? saldırıyorsun demin yetişmesek adam ananı belleyecekti.
-Bana bak ya adamın parasını ver ya buradan çekileceğiz ne halin varsa gör kalabağı gördün ne efeleniyosun? adama
memiş eli titreye titreye ellibin daha çıkarıp uzattı mehmet ustaya bi tane daha ver dedi mehmet usta
-Yav neyine yetmiyo bir sürü para verdim
-Ver ulen dedi mehmet usta
memiş bir otuzbin daha uzattı zorla eli daha da titrek bir vaziyette mehmet usta kafa salladı sinirli bir biçimde
-Yeter mi koç dedi demirciye
-Eh dedi Allah razı olsun kurtarır ama hakkımı helal etmeyeceğim
herkes dağılırken demirci kamyonetine binmiş gidiyordu memiş arkasından bağırdı.
-Hakkını helal etmiycekmiş etmezsen etme p*zeveg bende etmiyorum
Mehmet usta sinirli sinirli kafasını sallayarak uzaklaşmıştı ki memiş esnafa size’de yazıklar olsun esnaf olacaksınız birde dedi kimse duymadı ama duyanlarda olmuştur.
birkaç gün geçmişti ortalık sakinlemişti.kuruyemişçi memiş tesisatçı dükkanına geldi ve ustasına
-Selamın aleyküm komşu bizim depoya elektirik tesisatı çekilcek bizim dükkandan aşağıya seyyar lamba gibi fişe takar çekerim.Daireyi aldığımda aboneliği iptal olmuş sayaç filan yok haliyle elektirik lazım hem zaman hem para kaybı gerek yok.
-Öyle olmaz memiş adam gibi orası delinecek kırılacak boruyla incek kablo
-Yok yav o kadar masrafa gerek yok dedim ya komşu sıva üstünden indiri ver.
-Öyle olmaz ama illede seyyar dersen dış muhafazası olan sağlam bir kabloyla inerse olur,ama tavsiye etmem kablonun dışı soyulur güneşten bozulur çatlar aşınır olmaz yani sıva üstü geçici çözüm
-Hesapla bakalım komşu ne tutacak
-Kablo birbuçukluk bir tane anahtar yani düğme işçilik montaj tırnağı hepsi içinde yetmişüç lira yetmiş de düz hesap
-Neee yetmişbin mi? batıracan mı be adam beni fabrikatör mü sandın beni?
-Yav git daha ucuz yapan varsa ona yaptır.
Bir hışımla çıktı gitti memiş daha aşağıdaki elektirikçilere ögrendiğimize göre diğerleri yüzbin yüzyirmibin istediklerini çok sonra öğrenecektik mahalleliden
Ertesi sabah kuruyemişçi memiş tesisatçı dükkanının önünde bağırıyordu keyifli keyiflihepimiz ona doğru baktık
-Haha..ustaymış,lambayı herşey dahil onyedi bine halletim komşuu
-Mümkün değil memiş malzemeler otuzbeşbin tutuyo yanında hesapladım yanlışın var.
-Aha al fişi burda
dedi memiş usta gözlüklerini taktı fişi eline aldı
-Hmm.. memiş bak 0,50 mm avize kablosu yazıyo dükkanı yakarsın sonra ince kabloyla olmaz
-Nasıl olmaz bal gibi oldu çalışıyo işte dedi.Usta fişi uzattı memişe;
-Benden söylemesi bir sakatlık çıkarırsın pişman olursun
aradan iki gün geçmişti.Bir ağlama bağrış ayı hüseyinin sesiydi
-Baaabaaaa kalk
Herkes koştu o yöne doğru
-Ambulash doktor diye bağırdılar
Birkaç kişi memişi kolundan tutup attılar taksiye çok geçmeden haberi gelmişti.kuruyemişçi memiş elektiriğe çarpılıp ölmüştü hemde yeni yaptırdığı ızgara demirinin menteşeleri ince avize kablosunun muhafazasını kesmiş demire değen çıplak tel elektirik kaçağına neden olmuştu.Izgarayı açmak isterken ızgara demirinin sapını tutmuş ama elektiriğe kapıldığından avucunu açamdığı gibi demiri daha sıkı kavramıştı.Aldığı demircinin ahımıydı yoksa yaptığı cimriliğin bedelini mi?ödemişti bilmiyoruz ama ölmüştü işte tüm esnafın katıldığı törenle defnedildi.Oğlu ve hanımı bir süre kuruyemişçiyi çalıştırmaya devam etti ama kuruyemişçi memişin ticari zekası oğlunda yoktu kısa zamanda kapatıp kiralık yazısını astılar ama uzun süre tutan olmadı dükkanı sadece kapının üzerinde asılı Kuruyemişçi memiş yazısı kalmıştı