Fatih sultan mehmed istanbul’u fethettikten sonra genel af ilan eder. bu af en başta hapiste yatanları sevindirir. ama hapiste bulunan iki papaz bu aftan yararlanarak dışarıya çıkmayı istemez. onlar zulmün hüküm sürdüğü bir dünyaya seyirci kalmaktan, çaresiz eli kolu bağlı kalmaktansa hapiste yatmayı yeğlemektedirler. tanrının adaletini yeryüzünde görmedikçe özgür olmanın dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşmanın bir anlamı olmadığını düşünürler.
iki papazın hapisten çıkmak istemediğini haber alan fatih onları huzuruna çıkartır. gerekçelerini öğrendiğinde ise “bizim devletimiz için ne düşünüyorsunuz” sorusunu sorar.
papazlar osmanlıyı tanımadıklarını söyleyince de onlara bir daha ki bahara kadar mühlet tanır. verdiği beratla istedikleri yere girip çıkabileceklerini söyler ve papazların bu mühlet sonunda edindikleri kanaati öğrenmek ister.
papazlar da aldıkları bu beratla Osmanlılın çarşılarını, mahkemelerini, medreselerini, kendi oturdukları Hristiyan mahallelerini tetkik edip her gezdikleri yerde şaşkınlıkları bir kat daha artarak Osmanoğulları hakkında kesin bir kanaate sahip olurlar.
gördükleri şahit oldukları onca şeyden sonra tekrar hünkarın, fatih sultan mehmed’in huzuruna çıkarlar. yolculuklarının neticesinde edindikleri kanaati soran hünkara papazlar; “hünkarım gördüklerimiz ve bildiklerimiz sizce malumdur. çünkü halk sizin halkınız devlet sizin devletiniz.
bize malum olan şudur ki: bu millet bu devlet; bu ahlak üzerine yaşamaya devam ederse Osmanoğullarının varlığı ilelebet pâyidar olacaktır. böyle bir ahlaka ve yaşayışa sahip insanların dini de elbette hak dindir” derler ve kelimeyi
Şahadet getirerek Müslüman olurlar.