Bir zamanlar kralın biri şayet bir işe doğru zamanda başlamayı bilirse, kimin sözüne kulak verip kimden uzak
duracağını bilirse ve de hepsinden önemlisi, her zaman yapması gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilirse,
giriştiği hiçbir işte başarısızlığa uğramayacağını düşünmüş.
Bu düşünceden hareketle bütün krallığına kendisine bir iş için en doğru zamanın ne zaman olduğunu, kendisi
için en gerekli insanların kimler olduğunu ve yapılması gereken en önemli şeyin ne olduğunu öğretecek kişiye
büyük bir ödül vereceğini duyurmuş.
Bunun üzerine alimler kralın huzuruna gelmişler. Ancak kralın sorularına hepsi farklı cevaplar vermişler.
Verilen bütün cevaplar farklı farklı olduğu için kral bunların hiçbirine katılmadığını söyleyerek ödülü hiç kimseye
vermemiş. Ancak sorularının doğru cevaplarını hala bulmak istediğinden, bu konuda yalnız başına yaşayan ve
kendini ibadete vermiş, bilgeliğiyle ünlü birisine danışmaya karar vermiş.
Bilge bir ormanda yaşıyor ve yaşadığı bu ormanın dışına hiç çıkmıyormuş. Kral bu nedenle üzerine sıradan
giysiler giymiş. Bilgenin yaşadığı ormana tek başına gitmiş.
Kral kendisine doğru gelirken bilge adam, kulübesinin önündeki toprağı kazmakla meşgulmüş. Zayıf ve güçsüz
görünen bilge, krala selam vererek kazmaya devam etmiş.
Kral, bilge adamın yanına gelerek,
-Soracağım şu üç soruyu cevaplamanız için size geldim, bilge kişi. Doğru zamanda doğru şeyi yapmayı nasıl
öğrenebilirim? Bana en gerekli olan insanlar kimlerdir ve dolayısıyla kimlerin sözüne daha fazla önem vermeliyim?
Hangi şeyler diğerlerinden daha önemlidir ve üzerlerine öncelikle eğilmem gerekir?
Bilge adam, kralı dinlemiş ama hiçbir şey söylememiş. Kazmaya devam etmiş.
Kral, bilgeye yardım etmek istediğini söyleyerek küreği elinden almış ve iki tarhı belledikten sonra sorularını
yinelemiş. Bilge adam krala yine cevap vermemiş.
Kral uzun bir süre daha kazdıktan sonra bilgeye sorularını cevaplamasını istediğini, eğer cevaplamamakta
ısrarlıysa oradan ayrılmak istediğini söylemiş.
O sırada yanlarına koşarak birinin geldiğini fark etmişler.
Adam, yanlarına iyice yaklaşınca yaralı olduğunu ve kan kaybettiğini görmüşler. Kral hemen elindeki küreği
bırakmış, yaralının kanını durdurmak için elinden geleni yapmış. Kral ile bilge adamın yardımlarıyla ölümden
kurtulmuş.
Sabah olduğunda yaralı adam kendine gelir gelmez kraldan özür dilemiş. Bu duruma çok şaşıran kral, bu özrün
nedenini anlayamamış. Yaralı adam, krala minnettarlığına neden olayı anlatmaya başlamış.
Yaralı adam, o gün kralı takip ettiğini, bilge adamı görmeye gittiğini bildiğini, dönüşte onu öldürmeyi planladığını
anlatmış.Ancak kral, bilgenin yanında uzun süre kazma işiyle meşgul olduğu için ölümden kurtulmuş. Kralın adamları ise onu yakalayarak yaraladıklarını öğrenmişler.
Yaşlı adam, hayatını kurtaran kraldan kendisini bağışlamasını eğer yaşarsa bundan sonra ona kulluk yapmak
istediğini söylemiş.
Kral düşmanıyla böyle kolay yoldan barıştığı ve onu bir dost olarak kazandığı için çok mutlu olmuş. Onu
bağışlamış ve kendisiyle alakadar olmaları için hizmetçileriyle doktorlarını görevlendirmiş.
Artık oradan ayrılmak istediğini söyleyerek, yaralı adamdan müsaade isteyen kral, son kez sorularına cevap
almak için bilge adamın kendisiyle konuşmasını istemiş. Bilge adam, ona cevaplarını aldığını söylemiş.
Kral istediği cevapların ne olduğunu kendisinden dinlemek istediğini söylemiş.
Bilge adam bunun üzerine anlatmaya başlamış:
Dün benim güçsüz oluşuma acımayıp, bu tarhları benim için kazmasaydınız ve yolunuza gitseydiniz, o adam sizi
vuracaktı.
Dolayısıyla en önemli an o tarhları kazdığınız andı. En önemli kişi ise bendim ve en önemli uğraşınız da bana
iyilik etmekti.
Sonra, o adam bize doğru koşarak geldiğinde, en önemli an onunla ilgilendiğiniz andı. Zira siz adamın yarısını
sarmasaydınız adam sizinle barışmadan ölecekti. Dolayısıyla sizin için en önemli adam oydu ve onun için
yaptıklarınız sizin için en önemli uğraştı.
Şunu sakın unutmayın: Önemli olan tek bir an vardır, o da ‘şimdi’dir. Çünkü bir tek ona sözümüz geçer. İnsana
gerekli olan kişi şu an yanında olan kişidir. Çünkü hiç kimse günün birinde bir başkasına işinin düşüp
düşmeyeceğini bilemez. Ve de insan için en önemli uğraşı o an yanında olan kişiye iyilik yapmaktır. Zira bu,
insanın yeryüzüne gönderiliş gayesidir.