-= YEŞİL ELMA =-
Yazan : Kemal Çerçibaşı Düzenleme: Ahmet Kamacı
Şehrin Gecekondu mahallerinin bulunduğu ve burada yaşayanların çoğu kıt kanaat geçinen ailelerin yaşadığı bir semtteyiz. Günlerden Cuma ve semt pazarı cami’nin hemen yanındaki dar ve küçük sokakta kuruldu. Camide az önce Cuma namazı için ezan okundu ve cemaat yavaş, yavaş dağılıyor. Cami’nin cemaatinden etrafta sevilen, aksakallı ve nur yüzlü resul dede cami arkadaşlarıyla tokalaşıp ikindi namazında görüşmek üzere selamlaşıp ayrıldılar.
-Hadi arkadaşlar Allahın izniyle ikindi namazında görüşmek üzere, Allaha emanet olun.
Resul dede evin ihtiyacı ve fiyatlara bakmak için ara sokağa daldı, tezgâhları süzerek ilerledi. Bir pazarcı yeşil ve parlak elmaları tezgâhına diziyordu. Tezgâha doğru yaklaşıp satıcıya:
-Evladım 2 kilo elma ver bakalım oğlum?
Elmayı tartan satıcı
-Buyur amca.
Resul amca parasını ödedi ve arkasını döndü ve gözü onu dikkatle izleyen bir çocuğu fark etti. Pazarda ilerlerken fark etti ki çocuk az önce aldığı elma tezgâhını kasabın önünde onu izleyen kedinin bakışları gibi insanın içini acıtan bakışlar. Çocuk elmalara öyle bakmaktadır ki
Resul dede anlar “Canı çekmiştir sabinin alamıyor. Bari ona yetişip bir iki elma vereyim yavrucağa diye içinden geçirir” Az önceki tezgâha yaklaştığında çocuk yol boyunu takip ederek ondan uzaklaşır. O uzaklaştıkça resul dede hızlanıp çocuğu takip eder.
Çocuk arkasından gelen dedenin kendisini takip ettiğinin farkındadır. Resıl dede yaklaştıkça çocuk adeta köşe kapmaca oynamaktadır. O kaçtıkça resul dede ısrarla onun gittiği yöne gider.
Ama çocuğun ne amaçla yolunu değiştirdiğini anlamaz.
Resul dede iyice yorulmasına yorulmuştur. Çocuk az ilerde durmuş resul dedeyi beklemektedir. Tüm bu kovalamacayı anlamlandıramayan resul dede eski ve yıkık dökük bir evin önünde bekleyen çocuğa yaklaştığında yorgunluktan o evin önündeki basmağa çöküp cebinden çıkardığı mendille terini sildikten sonra:
-Evladım, neden kaçıp duruyorsun? Benim kötü bir niyetim yok. Anladım ki senin canın elma istiyor bende sana bu yeşil elmalardan verecektim.
-Ben sizi camiden tanıyorum. Biliyorum ki iyi birisiniz.
-Ah! Evladım, biliyorsun da beni neden buralara kadar yordun.
Çocuk Resul amcanın oturduğu basamağın yukarısındaki kapıyı işaret eder.
-Bak amca bu evde engelli, yaşlı bir teyze oturuyor, Gelini ve oğlu geçen yıl kaza da vefat edince küçük torununa bakma işi de ona kaldı. Dün seyyar satıcı sizin aldığınız elmalardan satıyordu. Küçük kız “Nine canım elma istedi alalım mı? ”dediğinde yaşlı teyze “Paramız yok kızım, hem ben daha iyisini Rabbimden diledim gelince yersin” dedi. Resul dede Çocuğun başını okşadı.
-Senin adın ne delikanlı?
-Ali
-Ali beni böyle hayırlı bir işe vesile ettiğin için Allah sende de razı olsun dedi.
Resul dede almış olduğu yeşil elmanın olduğu torbayı kapının önüne bırakarak oradan uzaklaştı.