Babası çağrı beydir. Amcası Tuğrul beyin varis bırakmadan ölümü üzerine 1064 yılında tahta çıktı. Sultan 1070 yılında Halep seferine giderken Diyarbekir’ e gelerek buranın Emiri Mervan oğlu nasr ile görüşmüştür. Surlara bakarak bu burç Batının Dağ kapıya açılan geçididir demiştir. Alparslan hükümdarlığı ilan etmeden önce taht üzerinde hak iddialarında bulunan Süleyman ve asi emirleri saf dışı edip tüm ülkeyi kontrol ettiğinden emin olduktan sonra, Abbasi halifesine kaim’ e sultanlığını tasdik ettirmiş hutbeler okutup, adına paralar kestirmiştir. Ülkesinde sükun ve güveni sağlayan Alparslan, batıya yönelmiş daha önce adım atılmamış bu topraklarda ve Anadolu’da Araplarla iyi geçinemeyen orta Asya’ dan gelen göçmen Türkmenlerin daha uyun olacağını düşünerek fetih’ e girişmiş kısa zamanda İslam sancağını bu beldelerde dalgalandırmıştır. Bir çok kez canını bağışladığı kişilerin ayaklanmasıyla 1068 yılına gelindiğinde ,isyanları bastırmış ordusuyla kışı geçirdikten sonra 1070 yılında Erciş ve Malazgirt kalelerini aldıktan sonra Urfa’ yı Bizans’ tan alıp Halep’ e yöneldi. Gelen Bizans elçisi Ahlat ve Malazgirt’e karşılık Menbiçi vermek istediklerini bildirdi. Bölgede Bizans tehlikesi olmadığı yönünde bilgi olduğundan elçi’ yi ret etti. Ordusuyla Şam’a yöneldiği sırada Bizans Ordusunun Anadolu’ya yöneldiği yolunda gelen haberleri duyunca yönünü Anadolu’ya yöneltti 200 binden fazla ağır zırhlı ve donanımlı paralı askerlerden oluşan Bizans ordusuna karşılık Türk, Türkmen göçerlerden Kürt ve Arap Müslümanlardan oluşan ve sadece fetih ve İslam için savaşan hafif süvari atlılardan oluşan 27 bin kişilik Selçuklu ordusu vardı. Keşif için gönderilen askerlerin getirdiği haberler pek iç açıcı değildi. Heyecanlanarak atını dört nala koşturan asker Alpaslan’ın yanına gelerek “Sultanım! Bizans ordusu 200-300 bin kişilik kuvvetle hızla yaklaşmakta” Alparslan’ın cevabı ise ilginçtir. “Merak etme! evlat biz de onlara yaklaşıyoruz” iki ordu 26 Ağustos Malazgirt ovasında karşılaştı. Romanos Diogenes komutasındaki birlikler, Selçuklu ordusunun dört katından fazla idi. Alparslan ordusunun merkezini hafif süvariden oluşturarak meydan savaşına girişti. Ağır zırhlı ve donanımlı Bizans ordusu zayiat vererek hızla geri çekilen merkez kuvvetlerini takip etmeye başlamasıyla etraflarını sararak imha etti. Bizans imparatoruna misafir gibi davranan Alparslan onu anlaşma sonrası serbest bıraktı. Romanos Diogenes ülkesine döndüğünde gözleri oyularak katledildi. Anlaşma ise hiçbir zaman uygulanmadı. Kara hanlıların doğuda topraklarına verdiği akınlardan ötürü kalıcı bir çözüm için onları ortadan kaldırma niyetiyle ordusunu 200 bin kişiye çıkardı. 1072 yılında Barzam kalesini kolayca aldı, kale komutanı Yusuf çizmesine sakladığı hançerle Alparslan’ı şehit etti. Aldığı her gayri Müslüm ülkesine mutlaka camiler inşa edip, camilere yaptırdığı imaretlerde Müslüman, gayri müslim ayırt etmeksizin herkese dağıttığı yemeklerden dolayı Alparslan’a veli sıfatı’ da verilmiştir. Kendi si savaşlardan dolayı meşgul olduğundan bilim ve sanata vakit ayıramamış veziri nizamülmülk’ü bu işlerle ilgilenmek üzere görevlendirmiştir. Birçok sanatkarı ve bilim adamını sarayında toplamış desteklemiştir.