Söz Birkez Söylenir.Bir bedevi Abbasi halifesi Mehdi’nin makamına geldi, elinde üzeri yazılı bir deri parçası vardı. “Bu, müminlerin emirinin bana verdiği bir yazıdır. Hacib Rebi denen adam nerede ?” dedi. Hacib Rebi, yazıyı aldı ve halifeye götürdü. Bedevi de kapıda bekletildi. Halife Mehdi yazıyı açtı açtı, üzerinde zayıf yazıyla yazılmış bir yazı olan deri parçasına baktı. Bedevi bu yazının halife Mehdi’ye ait olduğunu iddia ediyordu. Mehdi gülümsedi ve şöyle dedi:
– “Bedevi doğru söylüyor. Bu benim yazımdır. Bir gün ava çıkmıştım,kum fırtınası çıkınca askerlerimi kaybettim. Gece karanlığı bastırdı. Dua okuyarak Allah’a sığındım. Uzaklarda bir ateş gördüm, ateşe doğru gittim. Orada bir adamla karısının çadırda oturmakta ve ateşi tutuşturmakta olduklarını gördüm. Selam verdim, selamımı aldılar. Oturmam için yere bir yaygı serdiler,kendimi tanıtmadan yanlarına oturdum. Suyla karıştırılmış süt ikram ettiler.O güne kadar kadar böyle güzel bir içecek içmiş değildim. Yere serilen bir aba üzerinde uykuya daldım. O zamana kadar öylesine tatlı bir uyku uyumamıştım.Ev sahibi kalkıp benim için birkaç kuzusundan birini kesti. Karısının ona sızlanarak şöyle dediğini işittim:
-”Bütün varlığımızı ve çoluk çocuğumuzun geçim kaynağını kesiyorsun.Hem kendini hem çoluk çocuğunu helak mı edeceksin? ” Adam, karısının bu sözlerine aldırmadı. Ben uyandığımda kuzu pişirilmişti. Adama:
-”Yanında birşey var mı ki, senin için bir yazı yazayım ” dedim. O zaman bana şu deri parçasını getirdi. Be de kuzuyu pişirdikleri ateşin külü ile verdiği bu deri parçasının üzeri ne 500.000 rakamını yazdım. Aslında 50.000 yazmak istemiştim, ama Allah’a yemin ederim ki, bu deri parçasının üzerine yazdığım meblağın tümünü -beytü’l-malda(İslām devletinin hazinesidir) bundan başka para kalmasa bile-ödeyeceğim.”