Abbasi Halifesi Harun reşid adaletiyle de tanınırdı yaşlı bir adam artık kutsal Toprakları ziyaret edecek kadar paradan daha fazlasını da biriktirmişti ama durumlar malum hac yolunda deve kervanlarında saldırı soygun sıklıkla görülmekteydi bu durumda parasının kalanını nasıl muhafaza edeceğini düşündü durdu.
Bir Sabah Çok samimi olduğu kapı komşunun kapısını tıklattı kapı açıldığında
-Allah’ın Selamı Üzerine olsun komşu ben hac vazifemi yapmak üzere kutsal topraklara gideceğim evde bana hediye gelen zeytin dolu testiyi önce Allaha sonra sana emanet ediyorum döndüğümde alırım
Komşu ise:
-Yolun açık olsun güle güle git ve gel inşallah der
tabi ki o zamanlarda deve sırtında hacca gitmek gelmek aylar sürüyordur. Komşusu hacca gittikten bir kaç gün sonra adam evde yiyecek ekmeğine katık yapacak bir şey alamaz ve hanımına
-Şu komşunun verdiği testiyi bir getir hele biraz alalım üzerinden nasılsa kimse fark etmez der
hanımı
-Bey Haramdır haram olan bir şeyi nasıl yeriz?
-Sen dediğimi yap komşunun gelmesi daha sürer hem gelince söyleriz parasını o zaman veririz olmaz derse pazardan alıp üzerine ekleriz der
testi gelince adam bir kaç zeytin döker testinin ağzından o gün doyururlar karınlarını
artık testinin ağzı açılmıştır bir kere adam evde katık bulamadıkça testiden döker bir kaç zeytin yer o kadar sıklıkla yapmıştır ki bunu artık testinin en altında bulunan altınlar dökülür bir gün tabağına önce ne yapacağını bilemez döker ne kadar altın varsa sonra yine zeytin misali günlük bir kaçını harcar bir kaçını daha nasılsa yerine koyarım diye ama nerede işlemiştir her yerine tembellik miskinlik hazıra dağ dayanmaz demiş atalarımız aradan haftalar geçmiştir ki hacı olan altınların sahibi döner ve komşusunun kapısına varır şu bizim emanetler olacaktı onu alayım der komşusu kalan son parayla almıştır çoktan yeni zeytini ve basmıştır testinin içine adam testiye bakınca testinin ağzına hamurdan yapmış olduğu mührün bozulduğunu fark eder komşusuna sorunca çocuklar işte yanlışlıkla kırmışlar der adam evine gelip baktığında ne görsün zeytinden başka bir şey yoktur. Komşusuna bir hışımla gider kapısını çalar
-Be ! komşu bu yaptığın emanete hıyanettir hiç utanmıyor musun? benim altınları iç etmişsin
komşu pişkindir:
-Komşu bana bir testi zeytin vermedin mi? bende sana bir testi zeytin verdim neresi hıyanet?
-Evet ama zeytinlerin altında biriktirdiğim altınlarımda vardı
-Tamamda sen bana zeytin emanet ediyorum demedin mi?
-Dedim ama altında vardı.
-Ben zeytinini verdim hadi başka kapıya
yaşlı adam döner gider şehrin kadısına şikayette bulunur, olayı anlatır komşusu çağrılıp dinlenir ama kadı efendi bir çıkış bulamaz en son olay o kadar dallanır budaklanır halk tarafından duyulur ki olay Harun reşid in kulağına kadar gider halifenin adaletine danışılmasının zamanı gelmiştir.Bu olay tüm şehir tarafından konuşulur hale gelmiştir.
Halife Harun yaşlı adamı dinler arkasından komşuyu dinler zeytin dolu testi hepsi boşaltırır inceler Harun resid ama bir karara varamaz
-Bunu düşünmem için bir hafta müsaade edin kati kararımı bir hafta sonra bildireceğim der. Bir gün veziriyle birlikte çarşıyı esnafı gezer bir mahalle arasında soluklanmak için oturduklarında mahalledeki çocuklar oyun oynamaktadır. Bir tanesi halifeyi canlandırmaktadır birisi yaşlı adamı diğeri ’de komşusunu oynamaktadır yaşlı adam rolündeki çocuk:
-Ben tam altı hafta hacca gittim ama döndüğümde emaneti verdiğim şekilde alamadım
-Siz bakmayın bu adama efendim ben aldığım gibi verdim
susun testiyi getirin der çocuk halife içinden bir tane alır gibi yapar.
-Hmm demek altı hafta hacca gittin ve bu zeytinler testide bu kadar taze kalabildi yaşlı adama altınlarını öde der çocuk
Harun reşid yanındaki vezirine döner olayı çocuk halife çözdü gördün mü ? paşa der.