Paris’in büyük bir resim galerisinin girişinde gördüğü tabloyu çok beğenen bir çocuk, kumbarasında o güne değin biriktirdiği tüm parasını getirdi ve bu resmi satın almak istediğini söyledi.
Galeri sahibi, çocuğun bu isteği karşısında gülmemek için kendini zor tuttu. Fakat henüz 12-13 yaşlarında olduğu anlaşılan çocuğu kırmak da istemedi.
“Bu resim, ülkemizin çok ünlü ressamlarından birine aittir” dedi. “Bilmem bunu biliyor muydunuz?”
Çocuk, ressamı umursamadığını söyledi:
“Ben resmi çok beğendim ve onu satın almak istiyorum” dedi. “Bir hafta sonra kardeşimin doğum gününü kutlayacağız. Ona doğum günü armağanı olarak vermek istiyorum.”
Galeri sahibi, büyük bir iş adamıyla konuşuyormuşcasına bir ciddilikte sürdürdü sözlerini:
“İzin verirseniz resmi yapan ressama telefon edeyim ve önerinizi ona bildireyim” dedi.
Sonra da ünlü ressama telefon etti, durumu anlattı.
Ressam, hiç duraksamadan yanıt verdi galeri sahibine:
“Çocuğun verdiği parayı alınız ve resmi çok güzel bir biçimde paketleyip, kendisine teslim ediniz lütfen” dedi.
Galeri sahibi birden şaşırdı ve kekelemeye başladı:
“Üstadım, durumu size galiba tam olarak anlatamadım” dedi. “Çocuğun kumbarasından çıkan parayı saymadım ama, hiç kuşkum yok, 100 frankı bile bulmaz. Bir yanlış anlama olmasın aramızda…”
Ünlü ressam, telefonun öteki ucundan sakin bir sesle karşılık verdi:
“Hayır, ortada bir yanlış anlaşılma yok” dedi. “Çocuğun kumbarasından boşalttığı paranın tümünü alınız ve resmi dikkatlice paketleyip, kendisine teslim ediniz lütfen.”
Sonra şöyle tamamladı sözlerini.
“Ben bu tabloma binlerce dolar verebilecek yüzlerce kişi bulabilirim ama… Tüm servetini verebilecek ikinci bir kişi bulamam..”