Mürid, görmeden bağlandığı şeyhini görmek için can atıyordu. Nihayet bir fırsatmı bulup hazırlandı ve şeyhin köyüne doğru yola çıktı.
Üç günlük zahmetli bir yolculuktan sonra şeyhinin köyüne vardı.
Evi öğrendi ve avluya geldiğinde önce hasretle eğildi, toprağı öptü; sonra da kalbi çarpa çarpa kapıyı çaldı.
Asık suratlı bir kadın kapıyı açtı ve “Ne istiyorsun?” diye sertçe sordu. Mürid,
“Efendi Hazretlerim ziyarete gelmiştim. Üç gündür bu anın özlemiyle yollardayım. Ne olur lütfedip beni kabul ederler mi?” dedi.
Şeyhin karısı kızgın bir şekilde,
“Efendin evde yok. O bunaktan ne umuyorsunuz da geliyorsunuz, bilmem. Bu kadar yol onu görmek için tepilir mi? Zındığın teki o. Çektiğin zahmete yazık..,” dedi.
Ve daha bir sürü sövüp sayarak kapıyı müridin yüzüne çarptı.
Mürid, neye uğradığını şaşırdı. Tepesinden buz gibi bir su dökülmüşçesine, donakalmış bir vaziyette bekledi bir süre. Bütün ümitleri, hayalleri alt üst oldu. Sonra da bozguna uğramış bir halde başı önde döndü, şeyhinin kapısından.
Yolda rastladığı bir ihtiyara şeyhinden söz etti ve nerede olabileceğini sordu. O da şeyhinin ormana odun getirmeye gittiğini ve o saatlerde dönmek üzere olduğunu söyleyip yolu gösterdi. Mürid ormanın yolunu tuttu. Hem gitti, hem düşündü:
“Şeyhim böyle bir kadınla nasıl beraber duruyor?”
Nihayet orman yolunda, gerçekten Allah’ın veli bir kulu olan şeyhini gördü. Hem de odunları bir arslana yüklemiş, kendisi de üstüne oturmuş gelirken. Hayretinden ağzı açık kaldı. Ne söyleyeceğini bilemedi.
Şeyh, müridinin karşılaştığı durumu tahmin etmiş ve sarsılan güvenini tamir etmek için ona bu kerameti göstermişti. Ayrıca şeyh, herkese ders olacak şu sözleri söyledi müridine:
“Ey oğlum! Ben sabredip o kadının yükünü çekmeseydim, bu erkek arslan beni üzerinde taşıyıp yükümü çeker miydi?”
Mürid, biraz önceki düşüncelerinden dolayı mahcubiyet duydu ve yüzü kızardı. “Âlimlerin yanında dilini, mürşitlerin yanında da kalbini kontrol altında tut” sözünün ne kadar doğru bir söz olduğu geldi aklına.
Ve kerametine şahit olduğu mürşidinden feyz almış ve teslimiyeti artmış bir şekilde memleketine dönen müridi, o günden sonra kendi hanımının huysuzluklarına karşı daha sabırlı olacağına dair kendi kendine söz verdi.