Babamın dayısı halit dayıyı görmeyeli epeyce zaman olmuştu. Yılların onun üzerinde bıraktığı etki sadece saçlarındaki beyaz tellerdi. yüzü sanki hiç değişmemişti. iri gözleri pırıl pırıl parlıyor yanaklarında hala elma gibi kıpkırmızı. halit dayı güler yüzlü şakacı hoşsohbet bir insandır. ben onun en çok konuşurken sohbetinin arasına şiirler serpiştirmesini severim. benim hikaye yazdığımı duyunca babama ” bizim gelinin hikayesini mutlaka anlatmalıyım eminim hoşuna gider” demiş. derken babamla birlikte bana geldiler. çayını içerken anlatmaya başladı.
“tarlayı taşlı yerden kızı kardeşli yerden al diye boşa söylememiş atalarımız. bizim oğlana çok dedim ama baba nasihati dinlemedi.alacağın kız baba otoritesi ağabey baskısı görmeli. kavga hakaret küfür nedir? az çok bilmeli. yani hayatın gerçeklerinden haberi olmalı dedim. çünkü oğlum öyle
ortamlarda büyüdü. davul bile dengi dengine değil mi? o ne yaptı? bula bula bir kibar bir ailenin çıtkırıldım kızını buldu. bu kız bizim ailemize göre değil dedim seviyorum aşığım ondan başkasıyla evlenmem dedi. kız esmer güzeliymiş tam istediği gibiymiş. oğlum yüzü güzele doyulur da huyu güzele doyulmaz dedim. huyu da güzel dedi. ona çok sevdiğim bir şiiri okudum.
deh dedin mi yürüdü mü at
tut dedin mi tuttu mu evlat
eğer birde güzel huyluysa avrat
ne işin var düğün evinde
düğün senin evinde gir oyna çık oyna
güldüm şiir hoşuma gitti. dur dedi daha devamı var. bitmedi.
deh dedin mi yürümedi mi at
tut deyince tutmadı mı evlat
eğer birde çirkin huyluysa avrat
ne işin var ölü evinde
ölü senin evinde gir ağla çık ağla
oğlum şiirden işine geleni anladı. aşığın gözü kör olduğu gibi kulağı da sağırmış meğerse. benim evim düğün evi olacak baba hiç merak etme dedi.Allah biliyor kalbimi kızı istemeye giderken vermezler inşallah diye dua ettim. oğlanın tahsilimi etkili oldu yoksa kızlarının arzusunamı karşı gelemediler bilmiyorum hiç nazlanmadan evet dediler.
düğünden önce çektiğimiz sıkıntıları maddi olarak ne kadar zorlandığımızı burda anlatmıyacağım. kısaca dünürlerimiz sayesinde adını hiç duymadığımız markaları ve markalı mobilyaların bizim mahallede bir ev fiyatına olduğunu öğrenmiş olduk. boyumuzca borca batıpelimizdeki bütün imkanları seferber edip oğlanı evlendirdik. şöyle bir oh çekip dinlenelim demeye kalmadı düğünden üç gün sonra oğlum bir karış suratla geldi. gelinimiz düğünde taktığımız takıları beğenmemiş ileri geri konuşmuş. bizim oğlanında zoruna gitmiş tartışmışlar. gençleri anlamak zor. ne zaman sevmeyi bitirdinizde kavgaya sıra geldi.
Gelin ayıp etmiş doğrusu. bizim halimiz durumumuz belli. borç harç evi onun istediği gibi döşedik. bunun üzerine tantanalı bir düğün masrafıda eklenince takı almak için borcu iyice kabartmayı gözümüz kesmedi. dört tane bilezik taktık. bir kaç ince bilezikle düğünü ucuz yollu
hallettiniz.altını artık köylüler takıyor. ben pırlanta set takacağınızı zannetmiştim.
demiş A benim güzel gelinim biz evladımız büyüttük yetiştirdik koca adam ettik sana verdik. biraz sabırlı olsaydın o sana altında alırdı pırlantada. yok şimdiki gençlerde sabır diye bir şey yok. tabii bu
düşündüklerimi oğluma söyleyemedim. yangına körükle gitmeyim yuvasında mutlu olsun düşüncemle gelini haklı çıkardım. evlilikte olur böyle şeyler.hem onun etrafındaki insanlar pırlanta takan insanlar. ona göre davranmalı ve düşünde ona pırlanta takmalıydık. gelini mahcup ettik haklı git özür dile deyip evine yolladım.
bir hafta geçti. bizim oğlandan ses seda yok. akşam evini aradım. telefona gelin çıktı. nasılsın kızım diye sordum konuşmadan doğru oğluma verdi. durumdan şüphelendim. oğluma hal hatir sorduktan sonra gelin nasıl dedim. bir haftadır küs konuşmuyor dedi. özür dilemedin mi diye kızdım.
dilemiş ama tartışırken ağır konuştuğu için gelin onu affetmemiş. oğlumun sesi çok kötü geliyordu.Oldum olası kimseyle küs duramazdı. annesi ona kızsa ve bir beş on dakka onla konuşmasına annesine ” anne beni döv ama nolursun küsme” diye yalvarırdı. oğluma git çiçek felan alda gönlünü yap deyip teli kapattım.
Her evlilikte küskünlükler olur. karımla bizde birbirimize kırılıp küstüğümüz zamanlar olmuştur. küsüp te barışmanın tadı hiç bir şeyde yoktur.barıştığımız zaman yeni evliler gibi oluruz. fakat öyle uzun küs kalamayız ki. 1 yada 2 gün. 3. güne kalmaz. rahmetli babam dinimizde üç günden fazla küs kalmak yok. 3 günü küs geçirdiğin zaman günaha girersin derdi. neyse ertesi gün barıştılarmı diye merak ettim. oğlumun iş yerini aradım. eşine gül almış. onu yemeğe çıkarmış barışmışlar. nasıl sevindim anlatamam. çocuklar evlenirken anayı babayı dinlemiyorlar ama sorunları olduğunda buna anne ve babayıda ortak ediyorlar.
Barışmalarının üstünden 15 gün geçmişti ki oğlum yine bir karış suratla geldi.Yine tartışmışlar. oğlumu kabalıkla suçlamış. ” bana su getir çay yap diye emrederek konuşamassın. lütfen yaparmısın diye konuşacaksın demiş.bu sefer gelin haklı ben biliyordum bu tür sorunlar oalcağını. kültür farkı ortaya çıktı. oğlanda haklı. bizim evde kimse yapar mısın edermisin tutarmısın diye dolaylı Konuşmaz. neyse çocuk üniversitede yabancılarla konuşurken bunları öğrenmiş. kullanmasına kullanıyor ama sonradan öğrenilen dil ancak bu kadar olur. evde bizim evde konuşulduğu gibi konuşulur sanıyor. Gelin bizim oğlan sen kıymet bilmez bi eşeksin demiş. geçenlerde duyduydum. şimdiki sevgiler çiçek adıyla başlayıp hayvan adıyla bitiyormuş sözü meğersem
doğruymuş. bu devirde aşklar çok hızlı yaşanıp bitiyor.
bizim gelin bu sefer 2 ay küstü. sadece kocasına değil bize de küstü. bizim suçumuz nedir bilmiyorum ama herhalde sebep oğlumuzu onun aile yapısına göre terbiye etmeyişimiz. böylece gelinimizin huyunu öğrenmiş olduk. gelin küsmeyi seviyor. o gün sonra daha çok küstü. 6 ay küstüğü zamanlar oluyordu artık.Şimdi iki yaşında bir torunumuz var. oğlum karısının küsmelerine de evde
ocağın üstüne bırakılmış yemekleri ısıtıp yemeyede alıştı. işin kötü tarafı oğlum evini otel gibi kullanmaya başladı. gelin küsüyor o kendini gezmeye veriyordu. o geziyor parasını çarçur ediyor diye gelin daha çok küser oldu.oğlum karım küs nasılsa hesap vermiyorum diye daha çok geziyor daha çok
para çarçur ediyordu. bir kısır döngünün içinde dönüp duruyorlardı.Gelinin uzaktan akrabası olan bir tanıdık geldi bize geçen gün. onun söylediklerini duyunca şaşkınlıktan ağzım açık kaldı.bizim gelinin babaannesi bir kere kocasına bir küsmüş ve tam 30 yıl kocasıyla hiç konuşmamış. beterin
beteri varmış da bizim haberimiz yok Allah’tan bizim gelinin küsme süresi 6 ayı geçmemişti insanoğlu köküne çeker diye boşa dememişler.
sözünün bu kısmında halit dayının çayını tazelemek için ayağa kalktım. halit dayı çayından ir yudum aldı ve devam etti; bir gün bizim oğlan geldi. baba artık ben dayanamayacağım boşanacağım dedi. iyi
oğlum hemen boşan. sorunlardan kaçmak her zaman en kolay olandır. sende kolay olanı tercih et. evliliğini kurtarmak için savaşma boşan. fakat unutmaki kolay olan yol hep kolay devam etmez. ardında zorluklarıda vardır. Bir çocuğun var onuda hiç unutma dedim. Ben öyle deyince gözleri doldu. bende bitsin istemiyorum ama bir ömür böyle devam etmezki dedi. dur bakalım oğlum biz bu gelini küsme huyundan nasıl vazgeçiririz diye düşünmeye başladım. gelin küsünce sen napıyorsun diye sordum. bende ona küsüyorum dedi. birden beynimde bir ampul yandı. tamam işte dedim.o sana küsünce sen ona küsmeyeceksin dedim.tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok misali tek başına küsülmez. sen onun küsmesine hiç aldırma hiç bişey yokmuş gibi onunla konuş cevap vermezse şaka yap onu güldürmeye çalış. ama küsmesine izin verme dedim. yapmam baba yaaa. öyle şey mi olur. o
benimle konuşmasın ben onula konuşmaya uğraşayım. beni ne duruma düşürmek istediğinin farkındamısın. benim gururum ne olacak dedi. kolay kolay hiddetlenmem ama öyle söyleyince kan beynime sıçramış.ayağa kalkıp bağırmışım. Ne gururu oğlum. karı kocanın yanında gurur kelimesi
anlamını kaybeder etmiyorsada etmelidir. sabah kızar kavga edersin. bir daha yüzyüze bakılmayacak laf duyarsın laf edersin. fakat gece aynı yatağa girince hepsini unutursun. seviyorsan unutmalısın. hata yapmayı biliyorsan özür dilemeyide bileceksin. kalp kırmayı biliyorsan gönül almayıda bileceksin. vel hasıl sözü uzatmalayalım oğlanı ikna ettim ve evine gönderdim. epey uğraştı. kolay olmadı. bazen bıktı ama vazgeçmesine izin vermedim. gelinide aldım karşıam bak kızım ya boşanacaksın yada güzelce yaşayacaksınız. öyle her gün küs her gün kavgalı yaşanmaz. oğlum yuvasını kurtarmak için gayret ediyor sende ona yardımcı olacaksın ve bu kötü huyunu unutacaksın dedim. nihayetinde ben haklı çıktım. gelin küsmeyi unuttu. artık kavga etmiyorlar. tabi arada sırada kavgalar olmuyor değil ama oda evliliğin tuzu biberi oluyorlar.Sizi tebrik ederim halit dayı gençleri iyi yönlendirmişsiniz. keşke aile büyükleri hep sizin gibi akıllıca davransa malesef hoşgörüsüzlükleri yüzünden onlarda yıkabiliyor bazı güzel evlilikleri dedim.yıkmak kolay yapmak zor dedi halit dayı. birden bir kahkaha patlattı: aklıma geldikçe gülüyorum. bu arada bizim gelinin adı tavşana çıktı. oğlum ona tavşanım diyor. onu küsme huyundan vazgeçirmeye çalışırken tavşanım yine küsmüş” diye ona takılıyormuş. bu tavşan sözü aralarında bi espri olmuş.Gelin küstüğü zaman oğlum ona tavşanım dedikçe dayanamayıp gülüyormuş.Arkasından bide ona tavşan diyoruz; ama duymasın. oğluma küsmüyor ama olaki
bize küser……..