Başarısız Kurtarma, Ah bir ataş ver
Başarısız Kurtarma, Ah bir ataş ver denince anladınız. ama bir de bunu dinleyin. Sizlere başarısız bir denizaltı kurtarma operasyonunu anlatacağım, Her söylenişte Ah bir ataş ver isimli türkü içimizi delip geçti. Dumlupınar’ın gerçek öyküsü Nasıl battı? neden kurtarma başarısız oldu? Kaç kişi sağ olarak kurtulmayı başardı?
2.Dünya Savaşı ve Dumlupınar
II.Dünya savaşı sırasında ele geçirilen bir deniz üssü ve sığınak şeklinde gizli araştırma merkezi tüm Amerika’nın silah sistemlerini değiştirecektir. Bu üs içerisinde kimsenin sahip olmadığı tüm hava savaşını bitirecek ilk üretilmiş ancak seri üretime geçilememiş jet motoru prototipi (bkz. Görünmez uçak ve ufo ilk almanlar tarafında tasarlandı F117), V3 roket tasarımları (Nasa bu şekilde kuruldu bkz. Von Braun)ve tabi ki bizi ilgilendiren daha henüz tamamlanmamış “UBoot” çizimleriydi.
Ubotların o zaman kadar Amerikan ve İngiliz denizaltılarına karşı olan üstünlüğü tartışılmazdı. Ancak bunun neden kaynaklandığı bilinmiyordu. Alman deniz altıların hız, Daha derine dalış daha sağlam olmasının sebebi tasarımının tüp şeklinde tasarlanması bu sayede oluşan dış basınç miktarını her yöne dağıta bilmesinden kaynaklanıyordu. Bu şekilde aerodinamik tasarımı sayesinde daha hızlı yol alabiliyordu.
Denizaltılar Kızağa Çekiliyor
Amerikan donanmasının Tiğer(Kaplan) tipi tasarım dedikleri üçgen şekilde yani deniz altında gidebilen üçgen köşeli içi su almayan kayık ya da gemi şeklinde geliştirilmesi onu basınca dayanıksız hale getiriyordu. Tasarımlarının neden basınca dayanıksız olduğu anlaşıldığından. Savaş sonrası harekete geçildi.
II.Dünya savaşından hemen sonra tüm Amerikan denizaltıları ıskartaya çıkarılıp dizaynları yenilendi. Görev dışı kalan denizaltılar kore savaşı sebebiyle müttefiklere satılarak ya da hibe yardımlarla elden çıkarılmış oluyordu.
Denizaltının Türkiye’ye Teslimi
Uss.Blower 23 Nisan 1944 yılında savaşın sonlarına doğru donanmaya teslim edilen blower ilk seferi için panama kıyılarına gönderilir. Bu USS. Blower’in ilk görevidir. Yola çıkan blower Amerikan donanma gemilerinden biri ile çarpışarak hasar alır. Yep yani bu gemi tekrar en yakın limana döner ve tamir için kızağa alınır. Bu işte bir terslik ve cenabetlik varmış zaten diye düşünebilirsiniz. Yukarıda anlattığım sebelerden ötürü tüm gemi ve denizaltı envanterini değiştirmek isteyen Amerikan deniz kuvvetleri USS.Blowerı ıskartaya çıkarır. 3 Mart 1950 de ise kızağa çekilerek Eylül ayına kadar onarımda kaldı.
Nato yardımları çerçevesinde 16 Kasım 1950 yılında Türk donanmasına verildi.
Kaza Geliyorum Demez.
Tarih: 4 Nisan 1953
Yer: Nara burnu açıkları
NATO Blue sea tatbikatından dönen Dumlupınar denizaltısı İsveç bandıralı Naboland isimli yük gemisi ile çarpışır. Naboland her kuzey ülkelerinde kullanılan gemilerde olduğu gibi ön kısmında buz kıran vardır. Bu çarpma o kadar şiddetlidir ki çarpmanın çıkardığı ses kıyı kesimde yer alan mahallelerde ses yankılanır. Hatta olayı yaşayanlar yataklarından fırlayıp ne olduğunu anlamaya çalışır.
“Zıpkın yemiş bir balina gibi acı dolu sesler çıkaran Dumlupınar son dalışını yaparken, çarpma sırasında nöbet tuttukları köprü üstünden denize düşen 11 denizci yatta kalmaya çalışıyordu…
Tarih 04 Nisan 1953 Saat 06:40
Aldığı yara sebebiyle makine dairesinde yangın çıkan Dumlupınar’ın kıç torpido bölümünde 22 denizci sağ kalmayı başarmıştı, kurtarılmayı bekliyordu”
Dumlupınardan Kurtulanlar
Olay sırasında Dumlupınar’ın üzerindeki Gemi komutanı ve beraberindeki 7 denizci çarpmanın etkisi ile etrafa savrulurlar. Denize düşen denizcilerden iki asker geminin pervanesi tarafından biçilir. Bir ast subay ise olay sırasında başına aldığı darbe sonucu oracıkta şehit olur. Diğer 5 denizci ancak sabaha karşı onlara yardıma gelen balıkçılar tarafından kurtarılabilirler.
Denizaltı içerisinde is tam bir can pazarı yaşanmaktadır. Torpido dairesine sığınan tam 22 kişi gemi battı şamandırasını yüzeye gönderir. Şamadıra yüzeye ulaştığında onlara yakında yardım geleceği söylenir telefon konuşması aynen şöyledir:
- Alo Dumlu.
- Evet, Dumlu.
- Ben Üsteğmen Suat.
- Evet, efendim ben Selami
- Selami nasılsınız, biz geldik, şimdi bana durumu anlat.
- Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı, bataryayı sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik, şimdi manevra dairesi su ile dolu.
- Kaç kişisiniz orada?
- 22 kişiyiz.
- Diğer dairelerle irtibatınız var mı?
- Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar.
- Merak etmeyin ‘Kurtaran’ geldi biz buradayız.
- Efendim manometre 267 kadem gösteriyor doğru mu?
- Selami Kurtaran geldi şimdi kurtarma işine başlanıyor, ben biraz sonra yine gelirim.
- Peki efendim..
Kurtarma Neden Başarısız Oldu?
Ayrıca denizaltıya oksijen tüketimi artmaması için konuşmak yasak, şarkı söylemek yasak, sigara yasak emri verilmiştir. Konuşmada geçen kurtaran geldi denilen gemi tam olay yerine 5 saat sonra ulaşabilecektir ve daha ilginç detay ise kurtarmanın tam Türk usulü yapıldığını belgeler niteliktedir.
Olayı duyan komutan, bakan, milletvekili, siyasetçi ve mülki amirlerin olay yerini ve çalışmaları izlemek için her gelişinde kurtarma gemisi karaya giderek onları alıp tekrar batığın başına gelmektedir.
Mühendislik Hata
Kurtarma ekibi dalınacak yerin etrafını kendilerine yardımcı olması büyük şamandıralarla çevirir ki dalışta çok fazla akıntı alan bölgede onlardan destek alarak dalmayı kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Ancak yapılan 10 saatlik çalışma sonunda şamandıraların yanlış yere sabitlendiği anlaşılmıştır. Çünkü batık denizaltı daha yukarıdadır.
Kurtarma ekibi kurulması 10 saat süren şamandırayı alıp taşıması sırasında çelik halatlar birbirine dolanır yanlış halat kesilince şamandıra akıntıya kapılıp gözden kaybolur. Kurtarma baş mühendisinin bittik dediği duyulur.
Sizi Kurtarmıyoruz.
Sizi kurtaramıyoruz açıkça söylenmez ancak, böyle çalışmanın sonu zaten tahmin edildiği gibi batan denizaltıya
Konuşmak serbest,
sigara içmek serbest,
şarkı söylemek serbest diye iletilir. Zaten bir süre sonra battı şamandırası kaza eseri kopartılır denizaltıyla tek iletişim yolu da kesilmiştir ve denizaltının yeri dalgıçlar tarafından doğru saptanamaz.
Dumlupınar:
Vatan sağ olsun! Dedikten sonra askerlerin son sözleri bir türküdür ki hala ciğerlerimizi yakar ve Dumlupınar denizaltısıyla özdeşleşmiştir.
Ah bir ataş ver
Cigaramı yakayım
Sen sallan gel
Ben boyuna bakayım
Sen sallan gel
Ben boyuna bakayım
Uzun gemilerin direği
Çatal olur efelerin yüreği
Ah yanık olur anaların yüreği
Ah vur ataşı gavur sinem ko yansın
Arkadaşlar…